TURKUAZ!

29 Şubat 2012 Çarşamba


Bahar kapıda, yaz geliyor... Turkuazları hazırlayın..
Ben bayılıyorum bu renge, bu taşlara. Ya siz? :)

Mutluluk, Aşk, Sevgi Biriktirdim...

28 Şubat 2012 Salı

Bozdur bozdur harca.. :)
Ama kıyamamkiii..

 
"Z-G"
Bu seferki aşk masalı bana ait değil kuzenim ve sevdiceğine ait... :)


İştu bu sevimli şeyler  masalımızın kahramanları.. 
G olan kızımızın doğumgünü...Z olan ise ona süpriz yapan romantik aşık, modern çağların romeosu, canım kuzim...


Mekanımız Ocean Cafe. Bakırköyde bilen bilir. Balıkları çok güzel :)
Hemen tava, ızgara gelmesin aklınıza, akvaryumdaki balıkları yani :)


Ve Kavaklıpark- Ataköydeyiz...


Bişeyleri yarım bırakıp masadan kalkmayı hiç sevmiyorum ama bu ara ne söylesem bitiremiyorum, profiterolü bile.. :)




Herşeyi Yiyerek Zayıflamak Mümkün!

27 Şubat 2012 Pazartesi


Evet mümkün. Ben yaptıysam herkes yapabilir.
Ben yapım gereği balık etli, yuvarlak hatlı bir bayan oldum hep. Böyle çiroz gibi kemikleri sayılabilecek sıskalıkta değildim ama çok kilolu da değildim, yaşıma ve yapıma uygun kilodaydım. Ne beni rahatsız edecek ne de çevremdekilerin dikkatini çekecek kadar yani.

Ama son 2 yılda yeme içme kavramım baya bi gelişti. Çok yedim itiraf ediyorum, iştah açık olunca bir de "kiloda ne diye" umursamayınca usul usul kilo aldım ve hiç farketmeden tartıda 70'e geldiğimi de görmüş bulundum. Ama hala aynaya bakınca 38 beden klasik aklımdaki beni görüyordum.
Böyle de etkisi altına alan bi problem işte bu, farketmiyosunuz.
Pantalonlarınız sıkıyor, fotoğraf kadrajlarına sığamıyorsunuz ama farketmiyorsunuz.
Hiçbi zaman diyet listem olmadı, diyet yapmadım.
Ve yine diyet yapmayarak 10 kilo verdim. Çok hızlı bir şekilde de değil. 5 aylık bir sürede.
Aslında herşey psikolojik, kafada bitiyor. Diyet vs. zorunluluk hissi verdiği için yaparken mutsuz ve stresli oluyoruz. Bu da bizi olumsuz etkiliyor, öyle ki bazen yemeyerek 100 gram bile eksilemiyoruz. Demekki çözüm yememek değilmiş.
O yüzden benim yaptıklarım bir diyet, bir zayıflama listesi filan değildi bana göre yaşam şekliydi. Yaşam şeklimi değiştirdim, mesele alışmaktı. Ve alışılmayacak bişey yok hayatta.
Herkesin bünyesi farklı, herkesin metobolizmasının yiyeceklere karşı reaksiyonu farklı. Ama benim ne yaptığımı soran sevgili blogger arkadaşlarım için bikaç temel noktayı paylaşabilirim;

*Çayı şekersiz içiyorum. Her çay bardağına attığımız iki şeker, bir dilim ekmeğe tekabül ediyor. O yüzden günde kaç dilim ekmek yediğinizi hesaplayın bi..facia dimi :) Zaten siyah çay yerine yeşil çay tercih ediyorum çoğu zaman.

*Kolayı içecek olarak düşünmüyorum artık, içeceğim nadir zamanlarda ise light veya zero tercih ediyorum.

*Beyaz ekmek asla yemiyorum, ekmek yemem gerektiği zamanlarda kepekli ekmek tercih ediyorum.

* Tuzla aram hiç iyi değildi zaten. Yemeklere tuz atma kültürüm pek yok, tuzlanmış bir yemeği yiyorum evet ama ben kendim salataya bile, tuzluğu alıp elime tuz dökmeyi sevmiyorum.

 
*Akşam 7'den sonra yemek filan yemiyorum ( ki bu benim en büyük zaafımdı, yatana kadar yiyip içmek) Ama yatağa dolu bir karınla girmek artık beni rahatsız ediyor. Bir mandalina veya bir avuç ceviz yetiyor bazen ihtiyaç duymuyorum başka şeylere, canım da çekmiyor artık. Midem küçüldü sanırım, daha az porsiyonla doyuyorum. Öğünlerimi bölüyorum. Az ama sık yemek çok doğru bir teori. Eğer midenize bir anda yüklenirseniz zavallıcık iki eliniz kadar bişey zaten, hepsini hazmetmesi nasıl mümkün olsun.

*Ve spor! Her akşam hepimizin evde yapabileceği basit plates hareketlerini tekrarlıyorum. Plates önemli çünkü olduğundan daha az kilolu görünmenizi sağlıyor. Şuan 57 kiloyum kimse inanmıyor, çünkü 3-4 kilo daha az görünüyorum. Yürüyüş yapmayı seviyorum, alışkanlık haline getirdim. Hani yürüyerek gidemeyeceğim hiçbi yer yok gibi. 30 gün de sürse burdan Edirne'ye yürürüm heralde, hoşuma gidiyor bacakların çalışması çok önemli özellikle.

Bunların dışında aklınıza gelebilecek herşeyi yiyip içiyorum. Çikolata, tatlı, hamur işi, makarna, pilav, et.. Ama abartmıyorum tabiki.

Dediğim gibi bu bi diyet listesi filan değil bu bi yaşam tarzı..
Bir haftada 3 kilo 5 kilo şok diyetler değil alışarak, yeme alışkanlığını değiştirerek uzun vadede sağlıklı bir bedene sahip olmak... herkesde işe yararmı ama benim tavsiye edeceğim bu.

Herkese sağlıklı günler..:)

Etek Boyu... :)

23 Şubat 2012 Perşembe

En fazla seductive olurum diye düşünüyorum :)


Mini de giyeriz...
(Adil  Işık)


Maksi de..pek maksi sayılmasa da bu model uzun etek tabirine uyar..
(Markafoni)


(Mekan: Eğitim Salonumuz :))


Eksik etek ne sinir bozucu bir tabirdir değil mi...
Allah eteğinizi eksik etmesin :)

Sevginin "Günü" Olmaz...

17 Şubat 2012 Cuma
 Kır çiçeklerinden, papatyalardan vazgeçemiyoruz bu ara.:)
Olduğu gibi görünen, yapmacık olmayan, saf ve güzel, bağımsız ve orjinal... Masumiyet, temizlik, içtenlik yani tam bir ceci'lik :)


150 parçaya ayrılmış beni tamamlamak için epey bir uğraştık. (Ama tamamlayamadık!)
Kendimi hiç tanımamışım yahu :)
Köri soslu tavuğu çok severim söylemişmiydim? Ama sıcak sıcak saldırıp dilimi yakmasaydım daha güzel olurdu :)
Bu arada "Herşey Aşk için" ;)



Restaurantlarda cafelerde puzzle oynarız, tarot falı bakarız, hiç kasılmayız öyle, keyif bizim :)


Eğlence spontane gelişince daha bi güzel. 
Mesela şu elbiseyle bowling oynanırmı?! Bowlinge gideceğini bilmeden evden çıkan kız oynar niye oynamasın :) Hemde güzel oynar. Bak 1 tane kalmış orda :)Aferin sana kızım :)


Bir gün değil  yani, her gün  :)

Bir Ruj Masalı...

13 Şubat 2012 Pazartesi

"Olmazsa olmaz" olmasa bile "olursa harika olur"dur bana göre..
Favori makyaj malzemelerinde herkesin ilk 3'üne kesin girer..
Çünkü bir rujla bütün havanızı değiştirebilirsiniz.
Renk renk, koku kok, tat tat çeşitliliktedir, yapımda balina yağı kullanılır.
Seksi de gösterir, şirin de...

itü sözlükte şöyle bir tanımını yapmışlar..
her türünü ve rengini özetleyecek olursak!
renkli-renksiz parlatıcılar: anlık hayat kurtarır..parlaklık ve doğallık!
kırmızı: kraliçe.. herkese yakışmaz.. kimini ucuz, kimini seksi kimini de palyaço gibi gösterir..
pembe: masum kızlar bunu sürmeli, günlük ideal..

kahverengi:gençlere gitmez.. parlatıcısı güzeldir ama..

nude: buğulu bir göz makyajıyla harika duran..

turuncu: marjinaller için hoş bir seçim olabilir..beyaz tenli, sevimli suratı olanlara çok yakışır..
mürdüm: kırmızı kraliçe ise bu da valide sultan'dır aga.. yakışanına acayip yakışır.. sürene hem asi hem seksi hem de kaliteli bir hava verir..sarışınlar sürmesin ama..
nivea cherry : her çantaya lazım..

 

Kullandıkça üstlerinde oluşan şekillerden kişilik analizi yapılıyormuş biliyormuydunuz?

 
Şekillere bakılırsa bana 1-2 ve 7 uyuyo gibi.
Sizin kişiliğiniz hangisiymiş? :)


Ve işte en sevdiğim ve sık kullandığım rujların bir kısmı. İsimlerini ve numaralarını da yazdım sizler için. Uygun fiyatlarla temin edebilmeniz mümkün.
Uzun süredir yeni ruj almıyorum, yani yaklaşık 2 senedir. Çünkü her gün sürsem 20 sene rahat kullanabileceğim kadar stoğum mevcut. Tabii çok farklı renk ve yapıda yeni bi ruj aklımı çelmezse..

Sarı Elbise...

12 Şubat 2012 Pazar

Markafonide bu elbiseyi görünce "hiç sarı bi elbisem olmamıştı... sarışına gitmez ama esmere yakışır ya... alayım giyerim ben bunu" demiştim.. 
Yakışmış mı peki? :)
Kemeri de kendisine ait...
Giydiğim çizmelerimi de pek bi sevdim  bir daha paylaşsam ayıp olmaz dimi:)

Geçende Ben...

10 Şubat 2012 Cuma
Havalar soğuk, kasvetli ve hatta eni konu karlı geçiyor bu ara. Ne zaman sona ericek bu mevsim bilemiyorum çünkü artık ilkokulda öğrendiğimiz gibi aylarla mevsimler birbirini tutmuyor. Nisan'da bile kar yağabilir ki yağdığını görmüştür bu bünye. O yüzden sabredicez karpuz kabuğu denize düşene kadar...Hava bu kadar griyken sımsıcak yazlık renklerle tırnaklarımızı keyiflendirelim diye düşündüm. 
Gabrini'nin geçen yaz çıkardığı serideki ojelerin renkleri çok güzel çok hoş ama yapısı, kıvamı ise tam aksine çok kötü, opak bir görünüm elde etmek için azmetmek, en az 3 kat sürmek lazım.


Havalar buz gibi, grip, nezle gibi hastalıklar kol gezerken içecek tercihim taze sıkılmış portakal, greyfurt vb C vitamin takviyeli doğal meyve suları oluyor.
(Elimdeki yarabandını soracak olursanız  elimi fena yaktım, biraz merak ve biraz açlık sebebiyle.. ve fırının da tuhaflığı üzerine tuz biber. İnsanın eli yanınca hemen farkeder dimi, hemen canı yanar, hisseder yani o ısıyı, o acıyı. Ama yok benim acımadı, ancak yarım saat sonra derisi soyuldu, kanadı kabuk bağladı filan. Bepanthen kullandım çabuk iyileştirsin diye. Ama izi kaldı malesef. Bu da nazar boncuğumuz oldu işte napalım :)


Geçtiğimiz hafta Mevlid Kandiliydi. Simitsiz olmazdı :)



Heryerde olduğu gibi bizim ofiste de adettir, yurtdışına çıkan çikolata getirir.
Hindistancevizli beyaz çikolata kaplı bu toplar çok lezzetliydi çok sevdim..


Ve gelelim en son izlediğim filme. Geçen hafta vizyona giren bu film son zamanlarda izlediğim en kötü film diyebilirim..Halbuki  oyuncularına, reklamına bakmadan sırf konusu ilgimi çekmeyi başarmış ve buna kesinlikle gitmeliyim demiştim. Çünkü Türkiye'nin ilk kuantum filmiydi. Evrenin çekicilik yasası hani. Ama maalesef bizim Türkler bu işi beceremiyor, yani fantastik, bilim kurgu vs. konuları işleyemiyoruz. O kadar yüzeysel kalmış ki arkadaşlar arasında bile böyle konuşulmuyodur hani bu konu. Havada kalan yerler az değil. Araya aşk sıkıştıralım götürür demişsiniz,ruh eşi filan, hem filmdeki Işık ile Şanalın gerçek birer aşık olduğu,hatta filmin senaristi ve yönetmeni oldukları enstantanesi de ilgi çeker diye düşünmüşsünüz. Teşekkürler, emeğinize sağlık ama...bu olmamış yani beğenemedim :(


Kültür Şoku!

2 Şubat 2012 Perşembe
Haftasonu İnkılap Kitabevine uğradık.
Kitaplarımı almak istedi olmaz dedim ama kızkulesini bana benzettiğinden bu ayracı görmesiyle kitabımın arasına atması bir oldu. Geçen gün de kızkulesi resmi hediye etmişti odama asmam için :)
Herneyse konumuz kızkulesinden ziyade kitaplar..:)
Histeri'ye başladım bile. Polisiye, merak uyandıran bir kitap. Zaten kitabın kapağında muhteşem bir hayal gücü...diye başlıyor. Biraz anlatım dağınıklığı veya türkçe çevirideki eksik ifadelerden kaynaklı sıkıldığımı söyleyebilirim. Akıcı bir uslup böylesine bir kurguyu daha ilgi çekici kılardı. Bazı yerlerde "ee artık sadede gelsen diyorum"dedim yani. Ama yine de biraz daha ilerledikten sonra keyfine varacağımı, sonlara doğru süprizi, şoku, şaşırtmacayı yaşayacağımı umudediyorum.


Geçen hafta izlediğim  filmlerden hiçbirini beğenmedim...


My sassy girl (Hırçın Sevgilim) orjinali Kore yapımı olan daha çok beğeni toplamış. Eminim daha güzeldir. Çünkü biz Türkler bile daha iyisini yapabilirdik inanın. Hele o sondaki zorlama tesadüf aman yani aman dedirtiyor.
When in Rome (Aşk Çeşmesi) olmamış. Başroldeki hatunu sevmedim niyeyse belki esas oğlanı çok çok yakışıklı bulduğumdan :) Filme gelirsek Ütopik sahneler barındırıyordu bu açıkçası beni filmin gerçekliğinden uzaklaştırdı. Pek güldüğüm bir sahne de hatırlamıyorum yani komedi namına fakir romantizm namına da İtalya, aşk çeşmesi filan yetmemiş diyorum..


The New Daughter (Tepedeki Mezarlık) Film adlarının çevirisini yaparken neye göre değerlendiklerini merak etmişimdir hep. Yeni Kız evlat Tepedeki Mezarlık olarak çevrilmiş. Ama film o kadar kurgusuz, o kadar korkusuz ki ne "Yeni Kız Evlat" ismiyle anlamlaşabiliyor ne de "Tepedeki Mezarlık" ile. Kevin Costner bile kotaramamış yani Açılayın deyişiyle :)


Açılay demişken son zamanlardaki favori dizim Yalan Dünyadan da bahsetmemek olmaz.Bir Gülse Birsel klasiği. Geleneksellikle modernizeliği aynı hamurda yoğurup bir İstanbul dizisi olarak sunmuş bize. Nasıl ki İstanbul hem doğuyu hem batıyı temsil ediyor, farklı farklı kültürlerden gelen birçok aileye ev sahipliği yapıyor, bu dizi de öyle. Arada kalmışlıkları baz oluyor aslında özünde, yani madalyonun diğer yüzü de var. Evet katıla katıla gülüyoruz ama kültür farklılıkları, sınıfsal mücadeleler, elitleşme kaygıları arasında değişmeyen değerlerle aşk, dostluk, aile bağları. Avrupa Yakası gibi tutulurmu bilemem ama Nişantaşı gibi bir Cihangir kitlesi yarattı şimdiden. Favori karakterim de bir Nihal Yalçın hayranı olarak Açılay, ve kendine münhasır uslubuyla Nurhayat veee ımmm şeyy offf çok sertt :) yani tabikide süperstar Emir :)


Son olarak benim objektifimden yani cep telefonumdan son derece spontane kar manzaraları...





Related Posts with Thumbnails