KAVANOZ VE KAHVE
11 Nisan 2011 Pazartesi
Ne zaman; hayatında bazı şeyler çekilmez hale gelirse, Ne zaman; yirmi dört saat kısa gelmeye başlarsa,
O zaman; mayonez kavanozu ve iki fincan kahveyi hatırlayınız…
İşte kavanoz ve iki fincan kahvenin hikayesi şöyle;
Bir gün bir felsefe profesörü, elinde bazı malzemelerle derse gelir.
Ders başladığında;
Hiçbir şey söylemeden, önüne büyükçe kavanozunu alır.
Sonda da kavanozu ağzına kadar tenis topları ile doldurur.
Ardından öğrencilerine kavanozun dolup dolmadığını sorar…
Bütün öğrenciler hep bir ağızdan dolduğunu söylerler.
Bunun üzerine;
profesör önündeki kutulardan birinden aldığı çakıl taşlarını, kavanoza döker.
Çakıl taşları kayarak, tenis toplarının aralarındaki boşlukları doldurmaya başlar.
Profesör yeniden kavanozun dolup dolmadığını sorar.
Öğrenciler yine hep birlikte;
‘evet doldu’ derler.
Profesör bu defa da, masanın üzerindeki diğer kutuyu eline alır ve içindeki kumu yavaşça kavanoza döker.
Tabii ki kumlar da çakıl taşlarının aralarındaki boşlukları doldurur.
Profesör yine aynı soruyu sorar.
Öğrenciler de yine koro halinde ‘evet doldu’ derler.
Profesör bu kez ise masanın altında hazır bekleyen iki fincan kahveyi alır.
Başlar kahveyi kavanozun içine dökmeye.
Bu kez de kahve de kumların arasında kalan boşlukları doldurur.
Bunun üzerine öğrenciler gülmeye başlar…
Ardından profesör öğrencilerine nasihat etmeye başlar;
‘Bu kavanoz sizin hayatınızdır.
Tenis topları;
Hayatınızdaki önemli şeylerdir.
Yani aileniz, çocuklarınız, sağlığınız, arkadaşlarınız gibi.
Diğer şeyleri kaybetseniz de, bunlar hayatınızı doldurmaya yeter..
Çakıl taşları ise;
Sizin için daha AZ önemli olan diğer şeylerdir.
Yani işiniz, eviniz, arabanız gibi..
Kum ise;
diğer ufak tefek şeylerdir.
şayet kavanoza önce kum doldurursanız;
Çakıl taşlarına ve özellikle de tenis toplarına yeterli yer kalmaz.
Aynı şey hayatımız için de geçerlidir.
Vaktinizi ve enerjinizi;
Ufak tefek şeylere harcar, israf ederseniz;
Bu defa da önemli şeyler için vakit kalmayacaktır.
Dikkatinizi mutluluğunuz için önemli olan şeylere çevirin.
Çocuklarınızla oynayın.
Sağlığınıza dikkat edin.
Sevdiklerinizle yemeğe çıkın.
Evinizin ihtiyaçlarını karşılayın.
Öncelikle tenis toplarını kavanoza yerleştirin.
Öncelikleri, sıralamayı iyi bilin.
Gerisi hep kumdur…’
Bu arada bir öğrenci merakla şu soruyu sorar;
‘Hocam peki, o iki fincan kahve nedir?’
Profesör gülerek cevaplan;
‘Bu soruyu bekliyordum.
Hayatınız NE kadar dolu olursa olsun;
Her zaman dostlarınız ve sevdiklerinizle bir fincan kahve içecek kadar yer vardır…’
Alıntıdır.
Bu güzel yazıyla güzel geçmesini temenni ettiğim bu haftaya başlamak istedim...
Umarım beğenmişsinizdir, benim çok hoşuma gitti.
Herkese iyi haftalar, sendromsuz bir pazartesi..
Derler ki Pazartesi geçti mi hafta sonu kolay gelir..
Ya da ben uydurdum :) ama öyle..:)
Etiketler:
içimden gelenler
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
12 yorum:
Aynı dileklerle bende size ve tüm dostlara güzel haftalar diliyorum. yazıyı daha önce mail olarak almıştım ve çok hoşuma gittiği içinde saklamıştım yeniden okumak güzel oldu sevgiyle kal..
nasıl güzel bir yasam dersidir bu, cok severek okumustum yine aynı tadı alarak okudum ve hayatımı düşündüm teşekkürler canım benim tekrar hatırlatmaya vesile oldugun için.
bu güzel paylaşım için teşekkürler herşeyin üst üste geldiğini düşündüğüm şu günlerde iyi geldi
çok güzel bir paylaşım teşekkürler canım..
gerçekten çok hoş bir paylaşım olmuş cnm teşekkürler..mutlu haftalar..
Çok güzel bir hikaye Cecilia paylaşımın için teşekkürler :) bu arada pzt geçti mi haftanın gerisinin çabuk geçeceği hissi bende de hep vardır :)
çok güzel bir hikaye canim :) Öpüldünn
Eğer izleyici olarak eklenmeseydim varlığınızdan haberim olmayacaktı. Ne kadar güzel cıvıl cıvıl bir site bu. Benim için nefes almak gibi oldu. Harikasınız.
Hep çok severim bu hikayeyi işte hayata bu gözle bakmak şart be Cecim.
canım beni,m senin yüreğin gibi güzel bir yazı olmuş :)
cecicim bu hikayenin tiyatrosunu yaptırmıştım çocuklara başka diğer hikayelerle birlikte. gerçekten çok güzel ve vurucu bir hikayedir...
ben de kahve ne ki dedim, iyi bi şeymiş o da :)) güzelmiş hikaye eline sağlık, çok beğendim ben.
Yorum Gönder
İÇİNDE KALMASIN...