
"Gitmediğin yer senin değildir!"
derler...
ben sahiplendim artık pek çok yeri...
:)
5 güncüklük gezimiz sona erdi ve hüzünlü, keyifli bi tat bıraktı damağımda, yüreğimde...

Nevşehir iline bağlı Avanos; Ürgüp ve Göreme gibi Kapadokya bölgesinde yer alan Antik Devirdeki adı Venessa olan turistik bir ilçe.
Mistik atmosferi, doğası havası, mimarisi ve ortasından geçen Kızılırmağın kızıllığıyla insanı etkilemekten geri kalmıyor.
Pek çok dört, beş yıldızlı otel bu sınırlar içinde bulunup, her yıl binlerce turist ağırlıyor. Hiçbişeyden geri kalmayan, bizim ülkemizi bizden daha çok merak edip, üşenmeden dağ taş gezen 7'lik bebelerden 70'lik nenelere, dedelere kadar. Gecenin 10unda serincecik havada havuza girmekten aldıkları müthiş hazzı gözlemlemek "ya biz ya bizimkiler" düşüncesinde çocuksu bi milliyetçilik yapmama neden oldu açıkçası.
Bu bizim o bölgeye 2. gidişimizdi.
Bu sefer ki otelimiz bölgenin en geniş yataklı Yıltok Oteliydi. Son derece hijyenik ve kaliteli bir otel olduğunu belirtip tavsiye etmeden geçemiyorum..

İzmit, Adapazarı, Bolu, Kırıkkale, Kırşehir, Nevşehir, Kayseri, Sivas..
Batıdan İç Anadoluya doğru harika bir gezi...
Arabanın camından yol kenarına kurulu köyleri, evleri ve ordaki hayatları, yaşanmışlıkları düşlemek paha biçilemez...

Henüz bi köy evinde kalmamış, horozla uyanıp, inek sesleriyle saatsiz akşam vaktini ezberlememiş, tam manasıyla yıldız ve dolunayla günü geceye devretmemişseniz bi an önce bunu yaşayın derim...Oralarda yaşanılan hayatlara ortak olun, kavak seslerinin hışırtısına karışan kuş ve böcek seslerini dinleyin umarsızca, çeşmeden buz gibi su için, su taşıyın- yorulmazsınız inanın, dışardaki tuvalete gidin, hayatınızla kıyaslayın, zorlukları ve hoşluklarıyla düşleyin..
Gitmesek de görmesek de o köy, bizim köyümüzdür demeyin...
Çünkü gitmediğin yer senin değildir...
Ayağımızın tozuyla bu kadar anlatabildim. Bi ton foto çektim, amatörce ve bi sürü yıllanmış bedenlere ait el öptüm, gülümseyen çocuklar sevdim, onalra çikolata verdim.
Hırka giydim yazın ortasında, İstanbul cayır cayır yanarken ben uuuvv diyerek yürüyordum akşamları dağ, tepede..
Ve İstanbul'un şu nemli bunaltıcı havasında yazı ıskalıyomuşuz aslında, anladım, içim cız etti.
Kalbim Anadolu'da kaldı..
:(
