3 Mayıs 2020 Pazar



Secilin Sectikleri..

1 Mayıs 2020 Cuma
Uzun zaman oldu, aylar ve hatta yillar oldu degil mi? Eski gonderilerime baktim da gozyasim pit... Zaman ne hizli ve biz neler neler yasamisiz... Oralarda hala beni izleyen takip eden okuyan birileri varsa bir haber paylasmak isterim. Artik blogger degil vlogger olma yolundayim 😅 Tabi daha yolum cok cok basindayim. Eger bizi  izlemek hayatimizi paylasmak bana destek olmak isterseniz mutlaka beklerim...

Kanalimin adi; Secilin Sectikleri...


https://www.youtube.com/channel/UCtP31Oj7f2tHiZmDkp6zM0A





Bebekli Günler...

25 Aralık 2017 Pazartesi

Yağız'lı günler çok hızlı...Oyle ki eskiden ne kadar boş zamanım varmış diye düşünmeye başladım. Şimdilerde ise herşeye yetişebilmek için adeta bir superwoman gücünde olmak durumundayım.

İşte yukarda okuğunuz satırlar ve aşağıdaki resim ( ek gıda serüvenimizden) aylar aylar öncesine ait, devamını getirip bir türlü yayınlayamadığım belki de 1 yıl olmak üzere...

Zamanın hızlı olduğu konusunda şüphemiz yok lakin eskiden blog bereketi zenginliği varken şimdi ismini bile telaffuz etmez olmuşuz buralara uğramak şurda dursun...

Ahh ahh ne anılarım saklı şu dijital masalın içinde...Eskiden olan herşey gibi o anları da özlüyorum... Gel gelelim şimdilerde hayat ise oldukça manalı, keyifli...Çünkü oğlumla bambaşka bir boyuta atladım. Anne oldum ve bunun hakkını vermeye çalışıyorum.
Aslında uzun uzun yazmak istiyorum, eskiden olduğu gibi...daha sık görüşürüz inşallah, tabi okuyan birileri, ceciyi unutmayan birileri varsa...

Bu arada yeni instagram hesabım; seçilin_sectikleri olarak aratabilirsiniz.

Orda bolca ceci'ce paylaşımlar bulabileceksiniz :)






Kakiş Team...

27 Ocak 2017 Cuma
Malumunuz günlük rutinimizde önemli bir yere sahip alt değiştirme.. Hepimiz "beze verdiğimiz parayı biriktirsek araba alırdık" fikrinin yılmaz bekçileriyiz :)


Bu da alt değiştirme malzemelerimiz. Benim deyimimle kakiş team!
Pratik olsun diye bir kutuda topladım. Böylece bezi, kremi, ıslak mendili, tek tek aramak, bulmakla uğraşmamış oluyoruz. 


Çok şükür henüz ciddi bir pişik deneyimimiz olmadı. Ama çok küçükken ishal olduğu bir dönemde popişinde kızarıklık farketmiştim. O dönemde tanıştık Sudo kremle. Tavsiye üzerine edindim ve gerçekten memnun kaldım, son derece başarılı bir ürün, ben de gözüm kapalı tavsiye edebilirim.

Bezimiz Yağız doğduğundan beri Prima.
Yenidoğan döneminde premiumdan kullandık sonra çok gerekmediğini düşünerek aktive geçtik. Başka bir marka kullanmadım henüz. Bir kaç sızdırma yaşasak da memnunuz.

Islak mendil olarak da tek tercihim Unibaby. Ve yine ilk başlarda daha hassas yapıda yenidoğan olanını kullanmıştık. Bir ara Sleppy çok övülmüştü, fiyat performans açısından iyi denerek. Fakat bir iki denemeden sonra unibabynin daha iyi geldiğine kanaat getirdim ve güçlü bir stoğum var.

Alt değiştirirken popoyu kurulamak için yumuşak bir bez veya havlu, bitakım kazalara mahal vermemek için kağıt havlu, tuvalet kağıdı vs. bulunduruyorum. Bunlara ek olarak boş poşetler de bulunduruyorum, bezi hijyenik bir şekilde atmak için.










Bu da küçük beyin bakım sepeti...
Şampuanı, kremleri gibi banyo sonrası yapılacak bakımı için gerekli ürünler bulunmakta..
Şampuan ve losyon olarak yine Unibaby tercihimiz.
Pudra konusunda uzmanlar kullanılmamasını öneriyor ama ben bir iki defa banyo sonrası Johnsons Baby kullandım.





















Back to Kitchen...

22 Ocak 2017 Pazar

En sevdiklerim arasında yine sofra kurmak...



misafir ağırlamak...




ve tabi sevdiceğimle de özel sofralarda buluşmak...(ki artık minik bir civciv de bize eşlik etmekte)



EK GIDA Masalı...

20 Ocak 2017 Cuma
Eskiden herşey daha mı kolaymış yoksa Anneler daha mı az bilinçliymiş? Şimdilerde çocuk büyütmek çok daha meşaketli, incelikli.. özverili demeli miyim bilmiyorum. Bütün anneler çocuğu için en iyisini ister çünkü. Ama şu bir gerçek ki bizim çocukluğumuzda, annelerimizin zamanında bu kadar alengirli değildi herşey ve bir şekilde iyi-kötü büyüdük biz. Ama artık devir değişti, herşey çok daha kapsamlı, bilgiler çok daha ulaşılabilir, paylaşılabilir ve biz de çocuğumuz için en iyisini istiyoruz. Hepimizin ortak gayesi dünyanın en iyi annesi değil ama çocuğumuz için en iyisi olmak.

"Ek gıda" kavramı da annelik serüveni içinde özel bir yere sahip. Anne sütünün iksir mahiyetindeki mucizeviliği yadsınamaz bir gerçek. Bununla birlikte çok daha pratik, rahat ve manevi hazzı doldurulamaz. Ama daha sağlıklı bir büyüme ve gelişim için, belli bir süre sonra dünyanın en anlamlı , en kutsal işlemlerinden biri olan emzirmeyle birlikte artık bebeğinizi kendiniz dışında, dünya nimetleriyle beslemeniz gerekiyor. Benim gibi emzirmeyi seven ve rahatlığını bilen anneler için düşündürücü ve biraz da endişe verici bir durumdu ek gıdaya geçmek. Ne vermeliyim? Organik mi? Hijyenik mi? Ne kadar vermeliyim? Nasıl hazırlamalıyım? Ne zaman başlamalıyım? en temel sorulardı benim için.

Her ay rutin kontrollerimiz oluyor, çocuk doktorumuz bize bir liste veriyor vermesine. Aile büyüklerinden, deneyimli annelerden de tavsiye alıyoruz haliyle. İnternet zaten büyük bir nimet, sezarın hakkı sezara. Dünya kadar tarif var... Ama yine de her bebek aynı değildir düşüncesi beliriyor aklınızda. Ancak deneyerek emin olabiliyorsunuz, bebeğiniz için en doğrusunu öğreniyorsunuz. BLW diye bir teknik var mesela. En kısa tabirle "bebeğin kendi kendine yemesi". Ama detaya inerseniz, sebze meyveler buharda pişecek, önüne koyacaksınız kendisi yiyip sevecek, yerler, üstü başı batabilir hiç sorun değil ve bunu 3 gün kuralı ile yapacaksınız. Bu da bebeğinizin hangi besine karşı alerjisi var anlayıp öğrenmek için, var da var yani. Diyorum ya sonsuz bir derya, içine girip kaybolabilirsiniz. Başarılmış ki formül olmuş, milyonlarca kişi için. Ama buna şartlanmak, fazlaca kasıp strese girmek hem kendinizi hem bebeğinizi mutsuz edebiliyor sonunda. O yüzden genel kurallara evet,  bilgiler hep akılda ama her annenin reçetesi çocuğuyla arasındaki bağda gizli bence, çözmek bizim bileceğimiz iş.



O yüzden ben herhangi bir tarif vermeyeceğim. Kendim de doktorumun verdiği listeyi, arkadaşlarımın paylaştığı bilgileri baz alıyorum. Artık 6 ayımızı doldurduk. Yaklaşık 1 aydır düzenli olmasa da tatlarını bilsin diye meyve, sebze veriyorum. Bir kaç haftadır sabahları bebe bisküvili veya irmikli muhallebi, öğlen meyve püresi akşam da çorba hazırlamaya çalışıyorum. Bazı günler bu rutini kaçırıyordum doğrusunu söylemek gerekirse. Ama 6 ayı dolmadığı için önemsemiyordum. Doktorumuz 5. ay kontrolünden sonra muhallebilere başlayabilirsin azar azar demişti. Ama bir başka doktordan 6 ay sadece anne sütü tavsiyesi almıştım. Kafamı karıştıran en önemli noktalardan biri de buydu. Öyle ki 4. ayda ek gıdaya başlayan arkadaşlarım vardı. Ama ne kadar geç o kadar iyi diye düşündüm kendimce. Demin de bahsettiğim gibi en iyi en doğru karaları bebeğinizle, onun reaksiyonları ile birlikte siz alacaksınız.





Gelelim ek gıda alışverişine. Sistemli olmak için gerekli araç gereçleri önceden temin etmenizde yarar var. 

Bizim mama sandalyemiz; alçalıp, yükseltilebiliyor. Henüz oturamayan bebekler için yatma konumuna getirilebiliyor. Altında minik bir sepeti var, mama önlüklerinizi veya herhangi bir malzemeyi orada muhafaza edebilirsiniz. Önündeki tablası çıkıp sandalye olarak kullanılabiliyor ve en güzeli tekerlekli olduğu için her yere kolayca taşınabiliyor.


Cam rende en önemli ihtiyaçlardan biri. Besin emziğini de kullanışlı buldum, meyvelerin tadını alabilsin diye daha erken aylarda dahi kullanıma başlanabilir.


Mama tabaklarımız çok cici değil mi?  Önlüklerimiz gibi hediye.





Bir Lohusa Masalı...

14 Aralık 2016 Çarşamba



Lohusalığa veda edeli aylar oluyor.. Ama değinmeden geçemeyeceğim hassasiyette bir konu. Yaşamadan anlaşılmayacaklar listesinde olan bir muamma da lohusalıktır. En basit tabirle doğumdan sonra kadının yaşadığı 40 günlük fizyolojik ve psikolojik sürecin adıdır lohusalık. Bu dönemde siz de "taze anne" sıfatının yanı sıra "lohusa" olarak adlandırılıyorsunuz. Ve bu demek oluyor ki herşeye alınabilir, kızabilir, küsebilirsiniz. 

Şaka bi yana bu dönemde gerçekten farklı düşünce ve hislerde oluyorsunuz. Öyle ki bunu ciddi boyutlarda yaşayıp, depresyona girip kendine veya bebeğine zarar veren kadınlarımız oluyor malesef. Kolay değil bir yandan vücudunuz eski haline dönmeye uğraşırken, bir  yandan yeni sıfatınız anneliğe alışmaya çalışıyorsunuz. Size muhtaç, her koşulda ilgilenmeniz gereken bir bebek bütün sorumluluğunuz ve önceliğiniz olmuş durumda. Uykusuzluk, yorgunluk sizi zorluyor. Hayatınızın bir daha asla eskisi gibi olmayacağını farkediyorsunuz. 40 gün boyunca evden çıkmamak da kendinizi hapsedilmiş, özgürlüğü alınmış gibi hissetmeniz açısından tuz biber oluyor.



Bütün bunlar zihninizi bulandırırken, bebek bakımı konusunda adeta her biri master yapmış, engin bilgileriyle sizleri sürekli taciz eden aile büyüklerinin, bebek görmeye gelen değerli misafirlerinizin canınızı sıkması kaçınılmaz oluyor haliyle. Kurulan cümlelerin listesi bile var artık. Lohusaya söylenmeyecek sözler diye. Ben kendi duyduklarımla bir liste yapayım madem;

1.Emiyormu? Sütün yetiyormu? (en popüler soru)
2.Ay kucağa alıştırmışsın, sakın kucaklama bırak ağlasın (Ağlasın tabi, arka fon müziği gibi dinleyelim sabahtan akşama)
3. Sezeryanmi yaptın? Keşke yapmasaydın (kısmet be gülüm)
4. Ay çok küçük, ay minnacık (on günlük olduğu için olabilirmi )
5. Çok giydirmişsiniz, hem de bu havada, erkek çocuk sıcağı sevmez. (?)
6. Az giydirmişsiniz, üşüyüp hasta olacak, uğraşacaksın sonra, üç kat giydir (!!!)
7. Bu çocuk aç galiba (halbuse iki dakika beş saniye önce gözünün önünde emzirmiştin)

Normal ve zararsız gibi görülen bu sözleri lohusalıkta ve çokca duymak sizi çıldırtabilir. Oysa onlar da kadındır, onlar da lohusalık geçirmiştir, anlayış  beklemek yanlış değildir. Ve hiçbirzaman unutulmamalıdır ki bir bebeği annesinden daha iyi kimse düşünemez.

Bu dönemde aynaya baktığınızda karşınızda gördüğünüz kadını pek beğenmeyebilirsiniz. Ben aldığım kilolarımın büyük bir bölümünü ilk 10 gün gibi kısa bir sürede ve hiçbir çaba sarfetmeden verdim. Bu arada şunu da anladım ki doğumda malesef kilolarınızın çok çok az bir kısmı gidiyormuş. Ama eve döndüğünüzde, emzirmeye başladığınızda, uykusuzluk ve ödem atma da eklenince, üstelik benim gibi yaza denk gelince baya hafifleyebiliyorsunuz. Zaman bu süreçte öyle hızlı ki siz bebeğinizle ilgilenmekten farkına varamayacaksınızdır. Yine de sabırlı olmak da fayda var, emzirdiğiniz için diyet veya spor yapmak da pek doğru olmuyor açıkçası...

Dışarı çıkmama mevzusu ise bir lohusanın en büyük kabusu, hurafeden öte gitmiyor. Mümkün mü sizce? Zaten bebeğinizin 1 hafta, 1 aylık kontrolleri derken çıkmak durumunda kalıyorsunuz. Malesef bağışıklığımın zayıflaması sebebi ile kendim için de üç dört kez hastaneye gitmek hatta bir gece serum yemek durumunda kaldım ben. Hamilelik boyunca kestirmediğim iyice rapunzele bağlamış saçlarım için de kuaföre gittim. Alışveriş, fotoğrafçı, eczane derken zorunlu ihtiyaçlarınız için de olsa dışarı çıkıyorsunuz. Aslında birazcık hava almak için yürüyüşe çıkmanın, eşinizle veya bir arkadaşınızla küçük bir kahve kaçamağı yapmanın sizi kötü bir anne yapmayacağını bilmelisiniz.

Bu süreçte kendinize iyi bakmanız, her anlamda kendinizi iyi hissetmeniz gerekiyor. Hem sizin hem bebeğinizin sağlığı ve mutluluğu için. Size bu konuda destek olacak, yardım edecek sizi iyi hissttirecek kişilere düşüyor aslında en büyük görev. Lohusayı yalnız bırakmamalı, ona pozitif enerji vermeli ve tabiki yardımlarını esirgememelidir. Bu dönemde anlaşılmak bile en büyük yardımdır lohusa için.






En Cici Alışveriş...

29 Kasım 2016 Salı
Kendim için alışveriş yapmayı unuttum şu sıra...Hep Yagız'a şunu alayım bunu alayım diye düşünüyorum.. En keyifli alışveriş listesinde çeyiz alışverişi ile kapışır bebek alışverişi...Bilmiyorum bu kadar heyecanlanmışmıydık beyaz eşyamızı, mobilyamızı seçerken, evimizi dekore ederken... Keyifli olduğu kadar da bol bol soru işaretli bir alışveriş türü bu. Zira aldığınız şeyi kullanabilecekmisiniz, ihtiyaç dahilindemi, bebeğiniz sevecek mi, gereklimi gereksiz mi, nerde bulurum, hangi markayı alayım, sağlıklımı, hijyenikmi bir sürü soru oluşuyor kafanızda...


Bir bebeğin ihtiyaç listesinde ne olduğunu az çok hepimiz biliyoruz. Ben de bu dönemde ufak çaplı bir araştırmaya girdim ama çok kasmadım. Herşeyi bi anda almak yerine, bebeğin büyüme evrelerine göre, ihtiyaç dahilinde hareket etmek daha mantıklı geldi bana. Bebek arabasını hemen kullanmayacağımı düşünerek bir ay erteledim mesela. Keza önümüzdeki günlerde, 6. ayımızın yaklaşması sebebi ile yapacağım ilk alışveriş ek gıda alışverişi (tabak çanak, cam rende, mama sandalyesi vs.) olacak.

Bana göre ilk alınacaklardan biri bakım ürünleri; bezi, şampuanı, kremi, ıslak mendili vs. Giysiye gelecek olursak hastane çıkışı dışında bişey almayın desem yeri. Zira öncesinde de sonrasında da yağmur gibi giysi hediyesi yağıyor. Öyle ki "ya bi paket bez alsanız daha makbule geçerdi" bile diyebiliyorsunuz :) Ben hevesimi dindirmek için bikaç parça giysi dışında hiçbişey almadım. O kadar çok hediye geldi ki, çorabından şapkasına, tulumundan montuna kadar...Çoğu da içime sinen cici şeylerdi. Bir de aliexpressten benim hoşuma gidip aldığım bikaç parça oldu..






Giyim alışverişinde dikkat edilecek husus ; etiketteki beden numaralarına aldanmamak bana göre. Henüz olmaz diye beklettiğim giydirmediğim kıyafetlerin küçüldüğünü görünce üzüldüm açıkçası. Yağız iri bir bebek olmamasına rağmen 2 aylıkken 6-9 aylıkları giyebiliyordu. Bu kadar fark olurmu demeyin üzerinde 1 yaş yazanları bile giyiyor şimdilerde. O yüzden alırken büyük almak; büyük al seneye de giyer felsefesiyle kısmen uyuşmasa da  avantaj olacaktır.


Emzik, biberon alındığı gibi duruyor. Yağız emzik kullanmadı, kullanmayacak da bu gidişle, sevdiremedim ve zorlamıyorum da artık. Biberona ise henüz ihtiyaç duymadık. İlk günün acısıyla lansinoh krem aldırmıştım eşime ama gereksizmiş bikaç kere kullandım sadece. Bence bu alışveriş de sonraya bırakılmalı.

Oyuncak olarak tek ve şiddetle önerebileceğim şey malumunuz oyun halısı. Bebeğinizin hem gelişimi hem de oyalanması açısından çok yararlı bir ürün gerçekten. Saatlerce oyalamasa da -ki bir bebeğin saatlerce oyalanması ve saatlerce aynı şeyden sıkılmaması diye bişey yok- size biraz boş zaman verdirtebiliyor.



Ana kucağı, taşıma koltuğu, kanguru muhakkak edinilmeli. Hatta mümkünse evin bilimum yerlerinde sallanan nesneler yerleştirilmeli. Önceden gereksiz bulsam da çok yararını gördüm bunların. Daha aklıma gelmeyen bi sürü detay var, gittikçe büyüyen koca bir derya bebek dünyası, dahası çocuk dünyası. Yaşayıp göreceğiz. Ama her anne bebeği için en doğrusunu, en güzelini kendi bilir. Bunu da not düşelim.

Related Posts with Thumbnails