Blogda Kozmetik Kokusu Var...

22 Ocak 2014 Çarşamba
Yeme-içme postlarına kısa bir ara..
Mutfaktan çıkıp banyoya girelim artık..


Banyomdan kozmetik yansımaları..
Aslında korkulacak kadar değil..



Kolonya dediğin limonlu değil mandalinalı olacak :)
Bayılıyorum kokusuna..


Ve favori parfümüm; Escada Magnetism...


Bir de bitirebildiğim az da olsa ürünler var..


Bitenler...

Loreal Elseve bi önceki bitenler listemde de vardı. İkincisi de bitti.
Ardından şampuan olarak Gliss'i kullandım, boyalı ve röfleli saçlar için ideal ama harikalar yarattı diyemem.
Essence sun club far paletinde en çok kullandığım renkler bitti sadece. Çok yumuşak bir yapısı var bu farların atmam belki ama diğer renkleri ne kadar kullanırım bilmiyorum.
Davidoff parfüm çok fresh, hafif bir kokuydu.
Avon Secret Fantasy kalem parfüm alanında oldukça başarılı, baskın şekerli bir kokuydu, sevdim.
Rossmandan aldığım minik ISANA deodorant çantada taşımak için oldukça ideal,bayıldığım bir kokusu var, yolum düşerse mutlaka alacağım
Fondoten olarak Alix Avieni ve Dierderminein BB kremini bitirdim.
Alix Avienden oldukça memnun kaldım ama dierdeminenin tonu sanki bana uygun değildi, yine de yaz boyunca bronzlaştığım için rahat kullanabildim.
Elf Makyaj sabitleyici oldukça işime yarıyordu. Artık yurtdışından alışveriş yapmadığım için nasıl temin edicem bilemiyorum.
Bourjoisin minik rujları..Yine bir yurtdışı ganimeti, mazisi derin, üçlü paketti bunlar biliyorsunuz. Minicik ama daha yeni bitiverdi.


Yeniler..

Elider şampuan ve saç kremi. Şimdilik iyi gidiyoruz bakalım.
Loreal BB krem tek kelime ile bayıldım, ama bitirince tam anlamıyla bi yorum yapabilirim.



Akşama Ne Pişirsem?

8 Ocak 2014 Çarşamba

Geçen akşam bizde tam bir kış menüsü vardı.
Etli bezelye, salçalı bulgur pilavı, turşu vs..

Pirinç pilavından bıkanlar ve benim gibi ilk defa yapacaklar için bulgur pilavı tarifi arayanlara;

Tereyağı ve sıvıyağı tenceremize alıyoruz. İnce ince doğradığımız Orta boy soğanı ve kırmızı biberlerimizi güzelce kavuruyoruz ( yeşil biber, patates, domates de ekleyebilirsiniz) , bir yemek kaşığı salçamızı ekliyoruz. Karıştırarak kavurmaya devam ettikten sonra bir kase bulgurumuzu ekliyoruz, 2 su bardağı su ve bir parça donmuş kemik suyunu (et suyu, bulyon vs.) ve tuzunu da kattıktan sonra kaynamasını bekliyoruz. Kaynadıktan sonra kapağını kapatıp demlenmeye bırakıyoruz. Suyunu çektikten sonra ocağın altını kapatıp, kapakla tencerenin arasına kağıt havlu koyuyoruz. 5-10 dakika sonra yeme de yanında yat salçalı bulgur pilavımız oluyor.

Afiyet Olsun



Bu akşam yemeğimizde de bir diğer kış sofralarının vazgeçilmezi kurufasülye var..
Ben sucuklu denedim lezzeti ilk deneme için  fena sayılmazdı..
Yanında yine bulgur pilavımız ve turşu var. 


Bir başka akşam yemeğimizden, sofranın yıldızı çöp şiş köfte..
tarif canım arkadaşım binnurdan. gerçi kendisinin bloğu yok, şurdan bakabilirsiniz.
Aslında pek meşakati yok, bildiğiniz köfteyi çöp şişlere geçirip aralarını kırmızı, yeşil biber veya mantarla süslüyorsunuz. Fırın kağıdı serili fırın tepsisine yerleştirip 180 C'lik fırında 40-45 dakika pişiriyorsunuz.


Yine bir akşam yemeği; şinitzel ve patates kızartması önderliğinde...yaprak sarmamız da cabası...


Bu da misafirlerimizle yediğimiz bir akşam yemeği sofrası...




Pazarı Pazar Yapan...

6 Ocak 2014 Pazartesi

Gece uyumak, sabah uyanmak için bir bahane belki de...
Çay demlenirken, yumurtalar haşlanırken masaya konulan tabak, çatalla günaydınlaşmak önce..
Ama haftaiçi alamazsınız bu tadı yeterince uyumadığınızdan..
Kahvaltının mutlulukla olduğu kadar uykuyla da ilgisi var..
O yüzden Pazar kahvaltıları özeldir..




Tavadaki ilk defa denediğim, Trabzon mutfağından meşhur kuymak.
Tadı enfesti ama bir dahakine kıvamı daha iyi tutturacağımı düşünüyorum.





Bu sefer kalabalığız.
Kalabalık sofraların keyfi başka oluyor..




Pembelerin hakim olduğu bahar tadında yine bir başka kahvaltı soframız..
Burdaki yıldızımızsa pancake..ben biraz fazla pişmiş seviyorum sanırım..



Kumbaradaki Filmler..

Gelelim kumbaramızda biriken filmlere...

Hobbit 2 Smaug'un Çorak Toprakları.
Serinin ilk filmini izlemediğim ve kitaplarından bihaber olduğum için ilgimi çekmiyordu.
Ama Yüzüklerin efendisinin referansından kötü olacağına imkan vermedim açıkçası ki  3 saat süren akıcı, fantastik bir maceranın içinde beynin sınırlarını zorlayan sahneler ve benzer sahnelerde irkilmeler, ah ne güzel dümdüz yeşil ovalar, karlı dağlar ama o tipsiz yaratıkları görünce hani böyle bir dünya varsa ben almayımlar..
Filmi sevdim..


O yüzden kızlarla gittiğimiz filmin birincisi Hobbit 1 Beklenmedik Yolculuk'u  da eşimle evde izledik..
Fantastik filmlerden haz etmeyen koca da bayıldı.
Şimdi o da ikinciyi merak ediyor haliyle.


Düğün Dernek hakkında bir filmden beklentinize bağlı diyip sıyrılmak istiyorum
Her popüler film gibi hakkında iyi-kötü pek çok yorum, eleştiri yapıldı.
Hiçbir fikre takılmayıp salt gülmek, eğlenmek isteyenler için oldukça ideal.
Hoş sinemada gülmeyip haykıran, alkışlayan, kendini yerden yere atan ve yarattıkları  gürültüden bir sonraki diyaloğu kaçırtan düşüncesiz kitlenin daha çok
hoşuna gitmiş olabilir, ama benim o kadar değil.


Batman! Kara Şövalye
Daha ne olsun Batman işte daha baştan karizması var.
Filmin kötü olma ihtimali var mı,  yönetmen Christopher Nolan'ın, senaristin ha bi de jokerin daha doğrusu joker karakterini oynayan rahmetli Heath Ledger'in önünde saygıyla eğiliyorum.Şapkam olsa da çıkarsaydım diyorum.


E bi önceki sevilmişse bi sonrakine rağbet edilir.
İkinci filme göre fazla ütopik buldum.
Sonuçta batman spidermanden, supermandan daha gerçekçi bir karakter bana göre. Ne bileğinden örümcek ağı fışkırıyor, ne kriptondan gelme adam iş adamı ve
dünyayı kurtaran adam mahiyetinde idealist.
Ama yine de haksızlık edemeyeceğim, çift kelime ile çok beğendim!


Sevgili denizcimin tavsiyesiyle izledim Kod Adı Olympus'u.
Kendisine çok  teşekkür ediyorum öncelikle.
"Mağdur ABD" kavramı çok hoşuma gitmese de görsel ve kurgu olarak doyurucu, aksiyon dolu bir filmdi. Filmin ilk saniyeleriyle birlikte nefes almadan izliyorsunuz ki ben sıkılsaydım kesin uyurdum emin olun :) 


Forrest Gump.
Tipik bir sinemasever için kült filmlerden biri.
Bu filmi izleyince insanın salak olası geliyor.
ıq'su düşük bir insanın hayatla olan bağını konu edinen filmin başrolünde dev bir isim, Tom Hanks var.
Ve filmin kilit repliği Run Forrest Run :)
Mutlaka izleyin...


The Company You Keep..Geçmişin Sırları..
IMD puanı yerinde, 6,5. 
Mağdur ABD kavramından ne kadar hazzetmediysem burdaki ABD solcuları, devrimcileri hoşuma gitti. Ama bizde durduğu kadar onlarda güzel durmuyor solcu filmleri, zira bizim dramımız daha büyük.
Siyasi aksiyon tabii psikoloji, dram gibi yan sanayii de yok değil..


DIANA
Ahh ahh ne hayallerle başlamıştım izlemeye. Prenses Diananın hayatı, Prens Charles, çocukları, şimdilerin taze babası prens william, kraliçe elizabeth, buckingham sarayı filan. nerdee.. bunların hiçbiri yok ve kendilerine prenses diananın filminimi yaptık mı diyolar :) Belki de sadece yasak aşkı ve sır ölümünü konu ediyoruz dediler ama o da yok. Yani şöyle; aşk var haksızlık edemem ama ölümüyle ilgili en ufak bir detay yok, arabaya binişini gösterseydin bari. Asansörden in sonrası mezarına milyonlarca insan çiçek bıraksın. Hani peşlerindeki magazinciler, hani suikast olma ihtimali, bize bildiğimiz aslında bilmediğimiz, bilmek istediğimiz şeyler ver ama yok. Oyunculukları beğendim ama diananın aşkı pakistanlı doktoru oynayanı görünce "nasıl yani diana bunun için mi" demeden alamadım kendimi. Hülasa beğenemedim üzgünüm. 


Christian Bale'i Batman'den sonra bambaşka bir karakterde görmek güzel. Bak sen Açlık Oyunlarının cesur kızı Jennifer Lawrence de orda. Oyuncu kadrosuna diyecek yok ve geçtiğimiz günlerde üç dalda altın küre ödülünü toplamış bu filmi sevemedim ben. Böylesi başarılı film böylesi sıkıcı olsun, ironinin kralı. Sanırım izlediğim filmde alt yazılar yetersizdi filmi anlamlandırmaya çalışana kadar epey vakit geçiyor. Belki de en baştan, tekrar izlenmeli. American Hustle; mafya, polis, dolandırıcılık ve 1970lerin Amerikası.. 




Related Posts with Thumbnails