Mutfak Anıları...

30 Aralık 2013 Pazartesi
 Mutfağımdan minik bir ayrıntı...
Kırmızı sevimli şey poşetlik, el emeği, çeyizim için hediye gelmişti.
 
 
Herşeyin başı sağlık diyoruz ya hep..
Ne kadar dikkat ediyoruz tartışılır...
Hepimizin bi anda gaza gelip haşlanmış karnabahar, brokoli menüsü olmuştur muhakkak.
 
 
 
 
 Yine bir çay saati...
Yine güzel misafirlerim oldu..
 
 
Ve mayasız poğaça denemem...
 
 
Mis gibi oldu...
 
 
Bu da 2013'ün son pazar kahvaltısı...
 
 
 
 
Heryerde kalp var..
 
 
 
 Bu da 2013'ün son postu olsun...
 
Seneye görüşürüz :)


Zor Zamanlar...

26 Aralık 2013 Perşembe
Hepimizin hayatında böyle zamanlar olmuştur; zor zamanlar...
Geçmek bilmeyen sanki asırlar süren zor zamanlar...
Küçük mutluluklar yakalayıp ufak bir tebessüm için didinip durduğumuz zor zamanlar...
Ben yılların enerjisine, getirilerine, uğuruna inanırım.
2012 ne kadar iyi bir yıl olduysa benim için 2013 de o denli sıkıntılı ve zordu.
Kaybettiklerim, sınavlarım...
Öğrendiklerim;
(Şükret
Sabret
İnan)
Kaybettiklerime isyan etmeden, şükrediyorum elimdekilere...
Sabretmenin ne büyük bir erdem olduğunu, dünyanın en sabırsız insanı olarak törpülenmem gerektiğini bu huyumdan...
Ve inanmak, gerçekten inanmak..
İlk defa bir yılın bitmesi üzmüyor beni.
Hatta bir an önce geçsin gitsin istiyorum.
2014'ten umutluyum.
Alllahın adaletine, kaderin dengesine inanıyorum.
Sağlık istiyorum en çok, sonra huzur, olursa da ben küçük mutlulukların insanıyım avuç içi kadar mutluluk...


Renkli Sabahlar...

19 Aralık 2013 Perşembe
Sevdicekle Pazar kahvaltımız...


Şu soğuk, kasvetli, renksiz günlerde soframız bari renklensin diyerekten..

Mantarlı omletin mantarı biraz fazla kaçtı sanırım
Omletli mantar desek daha mı doğru olur ki :)


1 Yaş Daha...

18 Aralık 2013 Çarşamba

Sürprizlere bayılırım...

Hele işin içinde balonlar ve güller varsa..


Kasım-Aralık ayı kutlama ayı bizde...
Bu sene pas geçmek istiyordum hepsini
O hep aynı kalırken ve kalacakken büyümek istemiyordum sanki
İçimde hala acıyan,yeni yeni kabuklaşan bi yara varken..
Ama mümkün olmuyor, hayat devam ediyor...

Eksik olmama rağmen..
İyiki doğdum ben... 
Doğumgünümü kutlayan, sürprizler yapan, hediyeler alan herkese teşekkürler ettim...
Ve yine de şükrettim sahip olduklarıma. 
Hayat bizden bişeyler alırken bişeyler veriyor...
Yeri doldurulamıyor gidenlerin elbet..
Ama sabır ve tevekkülü öğreniyor, öğrenmek zorunda kalıyor insan...
 

 





Aşk 1 Yaşında

16 Aralık 2013 Pazartesi
1 yılı geride bıraktık sevdicekle...
Yaşadığım acıdan sonra kutlamaya pek meylim olmasa da bu bizim ilk yıldönümümüzdü.
Geride güzel resimler ve anılar bırakmak istedim...
Sözün özü;
İyiki evlenmişiz!



.



Hediyelerimiz ise manidar...




Bu da benim sürprizim..
Evde yemek hazırlamasam olmaz..Nacizane aşk sofram..






Pastasız kutlama olmaz.. Gönül isterdiki daha özenli bişi olsun ama rastgele alınan pasta mum takviyesi ile bir anlam kazandı. Hem önemli olan ağzımızın tadı diilmi zaten...işte o hiç bozulmasın..





Geride Kalanlarla...

22 Kasım 2013 Cuma
Binnur'cum bu post senin için...


Ailenize, sevdiklerinize sıkı sıkı sarılın...
Onları yalnız bırakmayın, onlardan kopmayın.
Pazar kahvaltılarınız olsun beraber, bayramdan bayrama olmasın en az haftada bir aynı sofrayı paylaşın, aynı demdeki çayı yudumlayın...



Hayat devam ediyor diyorlardı teselli cümlelerinde...
Evet ediyor tabiki..
Bizler nefes alıyoruz, gülüyoruz, ağlıyoruz, işimize gidiyoruz,yiyoruz, içiyoruz, geziyoruz..
Ama eskisi gibi değil..
Hiç bir duygu tam değil artık..
Mutluluk da dahil
Ama hayatın kurallarına isyan etmek de mümkün değil...
Bizden daha büyük, daha güçlü şeyler var çünkü..
Geride kalanlarla hayata tutunmaya devam ediyoruz biz..
Acımızı bastırarak..

Canım Abim Melek Oldu...

1 Ekim 2013 Salı




Hayatımda yaşamadığım kadar büyük bir acıyla sınandım.
Ama isyan edemiyorum takdir ilahiye
Biricik Ağabeyimi kaybettim.
Melek oldu, Allahım yanına aldı onu.
Biliyorum mekanı cennet, ancak böyle avutuyoruz kendimizi
Ama dayanması, alışması o kadar zor ki..
Ölüm bu kadar kolaymıydı?
Yaşamak bu kadar mı boş?
Oysa hayat herşeye rağmen güzel değil miydi?
Masallarda acıdan bahsedilebilirmi?
Bir  aydır içimde sorgusu süren binbir düşünce...
Biter gibi görünse de dinmeyecek bir sızı sanki..
Acısı geçip izi kalan bir yara gibi kalacak içimizde..
Ya her geçen gün büyüyen hasret...
Bir daha göremeyecek olmanın sevimsiz, gaddar fikri.
Allahım sen sabır ver...
Sabır, en ihtiyacımız olan şey...
Her canlı tadacak bu hazin sonu elbet ama sen gecinden ver...
En zoru bu ani, vedasız, sessiz gidişler.
Melek abim..hani diyordun ya "resmini çek bunu da koy bloğa" diye.
Biliyorum oralar daha güzel, ordakiler herşeye muktedir
Ve bunları da okuyor, görüyorsun şimdi.
Seni çok ama çok seviyoruz.
Yaşadığımız sürece seni de yaşatacağız, asla unutmayacağız...
Hep bizlesin, bunu böyle bil.



 

İzledim, Okudum...

25 Eylül 2013 Çarşamba
Kitap okumak ve film seyretmek beni rahatlatıyor, yoksa sizi de mi?
Epeyce film ve kitap biriktirdim bu ara.



Aşk Kırmızı
İki kadın da çok güzel ama ikisi de yapı itibariyle birbirinden çok farklı. İkisinden de bu yüzden mi vazgeçilmiyor acaba? Biri yeni diğeri eski ama ikisi de sevildiği için mi? Aldatmanın sebebi,kılıfı, kabul ediliri olamaz. Filmin hayatta cevaplandıramadığımız sorulara anlam arama gibi klişe bir felsefesi var ama yine de sıkılmadan izliyorsunuz. Konusu eleştirilebilecek basitlikte ama kurgu biraz farklı ilerliyor, esas kadın hangisiydi çözemedim, ikisine de acıdık ama Nurgül'ü sevdim ben. Teknik alt yapı iyi eli ayağı düzgün tabir edilecek şekilde ama televizyonda da buna benzer kalitede diziler çekiliyor artık. Filme acımasız şekilde yorum yapanlar olmuş, klişe acıtasyon filan evet mükemmel bir film değil ama o beğendiğiniz Kore filmlerinden farklı da değil bence.



Açlık Oyunları
Herkesin deli gibi sürüklendiği benimse elimde sürünen bir kitaptı bu Açlık Oyunları.
Hala bitirmiş değilim ve filmini izledim, her ne kadar filmlerle kitapların bıraktıkları etkiler çok farklı olsa da bitirmesem de olur diye düşünmeye başladım.
Diyebileceğim orijinal hikayeleri seviyorum ve başroldeki kız gerçekten başarılı.


Saklı Hayatlar
Farklı bir konusu var. Ben ki sosyal mesaj veren filmlerin insanıyım ama böylesi önemli bir konu ele alınmışken, vurucu, insanın içine işleyici sahnelere daha çok yer verilmeli, diyaloglar daha verimli kullanılmalı diye düşündüm. Konunun gerçekliği, yaşanmışlığı var elbet ama çok belgesel izliyormuşum gibi hissettim. Ceren Hindistan ve Yusuf Akgün daha radikal karakterler olabilirdi. Belki filmin vermek istediği de bu yüzeysellik, orta yollu, sadelik ama daha cesur olunabilirdi... 



Mutlu Aile Defteri
Bu film için ne denilebilir bilmiyorum, iyi-kötü filmi değil bu bi değişik...
Havada kalan sahneleri, absürt komedi tadında saçma detayları ile tatlı, sempatik, sıcacık bir aile filmi. Oyuncular birbirinden şahane, İzmir'den az da olsa güzel kareler, komik diyaloglar, eğlendiren sahneler var. Mantık aranmayacak, eğlenilip geçilecek bir film, çizgi roman, masal , biraz daha fantastik tutsalar Tim Burton filmleri gibi.



Kuma
İlginç, belki de realitesinden dolayı acıklı, sürükleyici, beklenmedik bir hikayesi var. Başroldeki kız gerçekten iyi bir oyuncu her ne kadar filmdeki rolü sinir bozsa da.
Sinir bozucu derken kötü kadın rolünde değil, şartların zorunda bıraktığı sevimsiz bir durumda evet yani kuma.Ama yine de ben olsam böyle yapmazdım dediğiniz sahneler yok değil.




Sen Dünyaya Gelmeden

İşte bu filmi çok sevdim. Duygu yüklü, sarsıcı ve yine şaşırtıcı, sürükleyici bir film.
Gerçek bir savaşa değinirken, çok güzel bir aşk hikayesi ve ilgi çekici bir konuya sahip, sıkılmanız imkansız. Oyunculukları, özellikle yaşlandırma tekniğiyle yaşlandırılan oyuncuları, Penelope'un güzelliğini beğenmeden geçemeyeceğim. Ayrıca ondan aşağı kalmayan güzeller güzeli oyuncumuz Saadet Işıl Aksoy'un da filmde hatrı sayılır bir rolü var ki oldukça başarılı buldum kendisini.



Benim Dünyam

Beren Saat "olmuş" diyeceğim, Uğur Yücel'e gene hayran kaldığım, gelecek vaad eden çocuk Melis Mutluç'un oyunculuğuna şapka çıkaracağım bir film Benim dünyam.
Farklı konuları hep sevmişimdir ve beni ağlatmayı başaran bir filmin başarılı bir film olduğu inancını taşırım her zaman. Ki biçok kişiyi de ağlattı bu film öyle değil mi. Ha bi de müzikler harikaydı.


Ve uzun zaman sonra, dar vakitlerde de olsa kitap okumaya yeniden başladım...

En Uzun Gecem...
Etkisinde kaldığım bir aşk hikayesiydi ama sadece aşk yoktu içinde.
Ahmet Altan'ı sevmem ama kalemi gerçekten güçlü.
O uzun cümleleri beni hiç yormadı.


Ve böylesi etkileyici tasvirlerin bulunduğu kitaptan sonra Küçük Mucizeler Dükkanı iki günde bitirilecek çerez tabirinde bir kitap.
İçinizde bir polyanna canlanmasına sebep olabilir ama edebi bişeyler ve altını çizebileceğiniz derinlikte sözler bulamazsınız. Açıkçası nasıl bestseller olabildiğini düşünmüyor değilim. 

Ama buna rağmen serinin ikinci kitabı Bir Yumak Mutluluk'a başlamış bulunuyorum. İlk 100 sayfa bir saatte bitti bile..



Grinin 50 Tonu

Bir "çerezlik= çoksatanlar" daha. Uzunca bir süre, sonuna bir 60-50 sayfa kala hala kitap hakkında iyi şeyler düşünmememekle birlikte zehir zemberek eleştiri yapmayı planlıyordum. Büyük bir kısmını kaplayan pornografiyi insanların kişisel tercih ve bakış açılarına bırakıyorum ama  klişe romantizm, sıradan basit bir kız için rüya gibi bir adam, masallardaki büyük aşk, yine çerez tadında duygusal sürüklenmeler isteyenler için ideal bir kitap olduğunu ama beklentilerimi karşılamadığı için serinin devamını okuyacağımı hiç sanmıyordum. Fakat kitap biter bitmez içimde bir eksiklik oluştu, zaten aslında bitmemişti, havada kalan şeyler vardı. O yüzden Karanlığın 50 Tonu 'nu da bitirdim. Siz bu tarz kitapların insanı değilseniz hiç başlamayın. Kitapta ihtiyaç duyanlar için romantizm, erotizm ve algılarınızı açık tutarsanız psikoloji var, başka verdiği birşey yok.

Beni Ararken 

Seda Diker'i sevdiğim yazarlar listesine ekleyebilirim, olağanüstü, kelimelere hükmeden, yazmak için doğan yazarlardan değil, zaten mesleği de bu değil ama üstlendiği misyonla okuyucuya bişeyler kazandıracak kapasitede donanımlı bir şekilde yazıyor. Kişisel gelişim kitaplarını seviyor, metafizik, paralel evren, hipnoz, rüyalar vs. ilgi duyuyorsanız ama derinlemesine değil yüzeysel bir anlatımla, gerçek hayattan alıntılarla roman tadında okumak istiyorsanız seveceğinizi düşünüyorum.

 Aklından Bir Sayı Tut
Polisiye kitaplar sevenler için harika bir serinin başlangıcı. O bilindik merak uyandırıcı, sürükleyici, ters köşeye yatırıcı tat için doğru bir kitap. 

Elif Şafak'tan Araf ve Siyah Süt elimde sürünüyorlar şu sıra. Kabul Elif Şafak bir yazardan bekleyebiliceğiniz duygusal, matematiksel her türlü birikime sahip, kaliteli, dolgun bir usluba, mükemmel bir türkçeye sahip bir yazar, derin bir kelime kuyusunun içine düşüyorsunuz her bir cümlede. Kurgu,tasvir, yaratıcılık adına oldukça yetenekli. Ama sürüklenemedim bu kitaplarda nedense, bazı bölümlerde sürüklenir gibi oldumsa da sıkıldım, bıraktım.


Mutfak Muhabbeti...

22 Ağustos 2013 Perşembe
En sevdiğim öğün kahvaltı...Keyfini ancak haftasonu çıkartabiliyoruz çalışanlar olarak.
Ama artık haftaiçleri de uykumuzdan fedakarlık edip ufak çapta kahvaltı yapmaya başladık. Vazoda çiçek değil bardakta semizotu konseptli :)
Kalpli pankeklerim bernardo silikon yumurta halkası marifeti...Bu arada buş nutella kavonozlarından baharatlık takımı çıkaracak duruma geldim, ama onsuz kahvaltı masası boş, ıssız, tatsız gibi...


Köfteyi kızartarak pişirmek istemediğimden alternatif pişirme yöntemleri deniyorum.
Izgara köfteye herkes gibi bende bayılıyorum ama evde mangal yakma müsaitliğimiz olmuyor tabi..
Ben de tost makinasında nasıl olur diye düşündüm, açıkçası kokusu, yapışkanlığı kalırmı, iyi pişermi diye tereddüt ettim başta ama denedim
Sonuç harikaydı, güzel pişmişlerdi ve lezzetliydi.
İşim bitince de güzelce yıkadım, kuruladım, ne koku, ne leke.
Bence tekrarlanabilir.


Bu da en sevdiğim, bilmem kaçıncı kez yaptığım fırın patates...
Eşim patatesli börek sandı, lezzet etkisi gayet iyi bence :)


Asıl böreklerimiz de işte burda...
Yufkalar taze olmadığından şekil itibariyle yamuldular ama lezzetine dicek yoktu doğrusu..


Bu da dünyanın sekizinci harikası kabarmış kekim...:p
Bence bir keki kabartmayı başarabilmekle, pilavı tutturmak, yemek yapıyor olmadaki maharetin tılsımı olma konusunda kapışır...




Related Posts with Thumbnails