İspanyol Yıldız Beşiktaş'da...

29 Temmuz 2010 Perşembe



Beşiktaşıma da bu yakışırdı zaten.
İspanyol yıldız Guti'nin transferi beni memnun etti.
Hoşgeldin sarı fırtına, sefa getirdin.
Dilerim bu sene lig senin sayende epey bi coşacak...

Pikniğim Geldi! :)

27 Temmuz 2010 Salı
Pikniğe gitmeye hazırım...:)


İsmini vermek istemediğim son derece popüler fastfood zincirlerinin et temini için hayvanlara yaptıkları korkunç muamele hakkında bir takım şeyler duyduğumdan (tabi ne derece doğru bilinmez) ister istemez bütün iştahım kapandı dışarıda yapılan yiyeceklere karşı.


 "Kimbilir o nasıl hazırlanıyodur" diye diye hiçbiyerin güvenilir olmadığına kanaat getirince, en makbülü evde hazırlanmış yiyecekler olduğuna karar verdim.
Dedim atarım çantaya iki sandviç ohh miss...Zaten mevsim yaz, açık alanda geçiriyoruz zamanımızı..
"Kimbilir onu nasıl hazırladın" diye sorulursa bunun bi kısır döngü olduğunu da düşünmeden edemedim. O sandviçin içindeki ürünler ya? Domates hormonlu olmasın, peynir nasıl üretiliyor, salam,sucuk, sosis artık ne etidir kimbilir. Bakalım bu karara ne kadar riyaet edebileceğiz? :)
Piknik setim Koçtaştan..6 kişilik, 38 parça.
Yaz bitecek hala piknik coşkusunu tadamadık.

En kısa zamanda;

Kırlara serilip, yemyeşil doğanın koynunda bol oksijen tüketmek istiyorum.

Lezzetli ve son derece hijyenik yiyecekler yapıp bu tabaklarda yemek ve içeceklerimizi bu bardaklarda içmek istiyorumm..

Eşlik etmek isteyen olursa buyursun, set 6 kişilik :)

Gel Sen Benim Oğlum Ol..:)

22 Temmuz 2010 Perşembe


Bu fotoğraf bugün alışveriş merkezinde akşam sularında çekilmiştir.
Bu güzel şeyi daha önce hiç görmedim, tanımıyorum. O da beni.
Ama tanıdığı birine mi benzetti bilmiyorum.
Masada otururken, kafamı sola doğru çevirmemle bana doğru hızlı adımlarla gülerek gelen bu pıtırcığı görmem bir oldu.
Neye uğradığımı şaşırırken, nası yani diye gülerken,sarıldı kucaklayıverdim.
"Senin annen nerde bebeğimm, tek mi geldinn?Beni kime benzettin sen he?"
Aa ablasıyla gelmiş, hiç farketmedim. 14-15 yaşlarında bi genç kız. Gülümsedi.Ben Keremi sevmeye koyuldum çabucak.
Hadi Kerem gidelim dedi. Ben nasıl bırakırım şimdi onu. Ben bırakırım da o bırakmazki, inmiyor kucağımdan, mutlu halinden. Kendim indirdim mecburen, hadi git dedim, bay bay yaptım. Arkasından mahsun baktık. Ağlamadı allahtan. Ama ben ağlicaktım.
Sanırım annelik iç güdülerim su yüzüne çıktı.

Pek Pretty Gördüm Kendimi..:)

Flormarın yeni çıkardığı Pretty Compact serisi pek çoğunuz gibi benim de ilgimi çekmekteydi. Ama zulada tükenmek nedir bilmeyen ürünler olunca pek hevesli yeltenemiyorsunuz bu cins bi alışverişe.

Ama bugün alışveriş merkezinde flormar standında rastlayınca kendisine dayanamadım aldım. Bronzer ve allık olarak iki kısımlı p116'yı seçtim. Fiyatı ise sadece 7 Lira. Gramajının az olması da avantaj bana göre. Şimdilik herşey ok. görünüyor.


Bu da göz üstüne eyeliner uygulamadığım sözüm ona günlük makyajım, fakat yıldızım fotoğraf makinasının flaşıyla hiç barışık değil. Olduğundan abartılı göstermek büyük haksızlıkk, tanrıya havale ediyorum onu..:(

Mantıya Verdim Kendimi...

18 Temmuz 2010 Pazar
Evde daraldım, biraz yürüyüp alışveriş yapmak için dışarı çıktım. Markete de uğradım. Abur cuburun yanına bir paket mantı aldım.
Eve geldim kaynattım bir güzel, az sarımsaklı yoğurt ve salçalı biberli sos..
Immm...
Hazır mantıyı seviyorumm :)

Bir İstanbul Masalı...

17 Temmuz 2010 Cumartesi

Önce güzel bi boğaz turuyla başladık güne..İki kıta arasında yolculuğumuz başlarken, denizin eşsiz mavisi üzerine bembeyaz köpüklü sularından kıyıdaki manzaraya doğru kaydırdık gözlerimizi ve İstanbul'un adım atmadığımız semtleri; Kuzguncuk, Beylerbeyi, Anadolu Hisarı, birbirinden güzel yalılar, tarihi yerler, camiler ve sahile kurulmuş çay bahçeleri,restaurantlar, orda oturan insanların keyiflerini düşlemek, hatta ve hatta el sallamak onlara...Kıyısından geçmek bile zevkliydi doğrusu..İstanbul'da olup da böyle küçük ama değerli bir seyahati yapmamak ayıp doğrusu :)


Sonra da yıllardır uğramadığım, bana çocukluğumu hatırlatan bi yer; Gülhane Parkı..
Gülhane Parkının tarihteki yeri büyük. Ama benim hatırladığım yakın tarihe göre Hayvanat bahçesi, konser alanları, çadırlar, lunapark, sihirbazlar, pamuk şekerler, tam bir panayır yeri. Sonra kaldırdılar orayı,yürüyüş yolu mu ne yaptılar, öyle duydum ama hiç gitmemiş, önyargıyla yaklaşmıştım. güzel manzaralı çay bahçesini görünce giriverdik. Amanın o ne kalabalıktı öyle.Eskisinden güzel olmuş sanki. Daha düzenli, huzur dolu, her taraf yemyeşil, çiftler kol kola, piknik yapmaya gelen mi dersin, kitap okumaya gelen mi, turistler zaten her yerde. Gerçi amacı dışında kullananlar da yok değil.. :)





Siz siz olun hiç bir yere ve hiçbirşeye önyargılı yaklaşmayın, görünenle gerçek farklı olabilir...
:)

Biz hep Renga Renga Renkk! :)

16 Temmuz 2010 Cuma

Hayat siyah beyazlaşmaya başlayınca renklendircek bişey vardır elbet :)

İSPANYOL MODASI VE KIZLARI

15 Temmuz 2010 Perşembe


Bol paça pantolon vazgeçilmezleri....





Büyük ve renkli desenli elbiseleri uzun veya kısa giymekten keyif alıyorlar










Bacak göstermekten hoşlanıyorlar e tabi o kadar uzun, düzgün ve bronz olunca.. mini eteği, şort giymeyi seviyorlar, iklimi genelde sıcak olduğundan kaçınılmaz görüntüler bunlar, sandalet ve kocaman güneş gözlüklerimizi de unutmayalım tabi.. :)









%70'i Esmer...







Sempatikler, neşeliler, sıcaklar..






Onlarda da cadde kızları olmaz olurmu, iki dirhem bi çekirdek, şık şıkıdımm ...





Kafalarına bişey takmaktan hoşlanırlar, saçlarında çiçek görme olasılığı yüksek...




Futbolu seviyorlar :)



Bence bize benziyorlar, sizce? :)

VİVA TURQUIA-ESPANA HERMANDAD :)

12 Temmuz 2010 Pazartesi

Şaşırtıcı benzerlikler var Türkiye ve İspanya arasında. İspanyollar Türklere acayip benziyorlar ve bu yüzden İspanya'da Türkçe konuşmadığınız takdirde yerli muamelesi görebilirsiniz, Avrupa'da da Türkleri en çok seven ve sıcak davranan insanlardır İspanyollar. Boşuna kanımız kaynamıyor..:)

*İki ülke de imparatorluk bakiyyesi. Osmanlı Müslüman dünyanın, İspanya Hristiyan dünyanın liderliğine soyunuyor.

*Her iki ülkenin de Avrupa’daki imajı yaralı. İspanya’nınki engizisyon ve Latin Amerika işgali, Türkiye’ninki Viyana kuşatması yüzünden.

*Her iki ülkede tarıma dayanıyor ve devletçi bir geçmişe sahip. Her iki ülkede de köyden kente göç sürüyor.

*Her iki ülkede Amerikan üslerinin yapılış tarihi neredeyse aynı. İki ülke halkı arasında da Amerikan karşıtlığı son derece yüksek.

*Muhtelif Avrupa ülkelerinde yüzbinlerce İspanyol ve Türk işçi var.

*Her iki ülke de azınlık milliyetçiliğini kontrol altına tutmakta zorlanıyor. İspanya’nın Bask ve Katalan sorunu, Türkiye’nin ise Kürt sorunu çözüm bekliyor.

*Her iki ülke de hem gelenekçi, hem de modernleşme yanlısı. İspanya’da Katolik kilisesi ve karşıtları, Türkiye’de ise laikler ve İslamcılar arasında kutuplaşma yaşanıyor.

*İspanya AB’ye üye olarak sorunlarının önemli bir kısmını çözdü. Türkiye, AB’ye üye olarak sorunlarının önemli bir kısmını çözmek istiyor.










İspanya Ligi’nin güçlü takımı Deportivo La Coruna’nın kendi sahasında oynadığı maçlarda tribünlerinde mutlaka bir Türk bayrağı asılıyor.

20 yıl önce ezeli rakipleri Celto Vigo’nun taraftarlarının hakaret amacıyla Deportivolulara "Türk" demeye başladığı ancak Deportivoluların bunu hakaret olarak algılamadığı aksine ‘Türk gibi güçlü’ olarak görünmekten hoşlandığı ortaya çıktı. Ve ondan beridir Türk Bayrağı trübünlerinden eksik olmuyor.

Deportivo İspanya’nın Galicia bölgesinin takımı. Barboros Hayreddin Paşa Akdeniz’e hükmettiği sıralarda Avrupa'nın yarısına sahip, dünyanın en büyük Hristiyan devleti olan İspanya'yı yaptığı baskın ve savaşlarla sarsmakta, binlerce İspanyol'u esir almakta ve İspanyol işkenceleriyle öldürülen Endülüslüler'in binlercesini de katliamlardan kurtararak gemileriyle Mağrip'e taşımaktaydı. İşte bu sıralarda İspanya’nın yiğitliği ile ünlü Galicia bölgesinin delikanlıları Barboros’a ve Türkler'e çeşitli konularda destek vermişler. Bu desteği içlerine sindiremeyen rakip kent Vigo Halkı ise ihanet saydıkları bu durum karşısında La Coruna’lılara "Türkler" adını takmışlar. Buna karşılık, La Coruna Halkı da Celta Vigo'lulara Portekizliler'e yakınlıkları sebebiyle "Hain" manasına "Portekizli" yakıştırması yapmışlar. İki komşu şehir arasında yüzyıllardan beri süregelen bu rekabet günümüzde ise özellikle futbolda kendini göstermektedir.
















Celta Vigo’lular, Deportivo’lulara Türkler'e verdikleri destek nedeniyle; Deportivo’lular da Celta Vigo’lulara Portekiz’lilere yakınlıkları sebebiyle, "Hain" yakıştırması yapmaya ve rakiplerince takılmış bu adları inadına ve zevkle sahiplenmeye devam etmektedirler. Vigo şehrinin takımı Celta’da çok sayıda Portekiz taraftar derneği kurulmasına karşılık La Coruna takımı Deportivo'da da ateşli Türk dernekleri kurulmuş. İşte bu sebeple Deportivo La Coruna’nın her oynadığı maçta sahaya asılmış çok sayıda Türk bayrağı görebilirsiniz. Celta’lı futbolseverler derbi maçlarda "Türkler dışarı" diye tezahürat yaparken, Deportivo’lular da "En büyük Türkiye" diyerek gururla takımlarını desteklemektedirler. .





Cumaysa Eğer Mutlu Olmaya Değer! :P :=

9 Temmuz 2010 Cuma


Kadınlar Duyduklarına Aşık oLur Erkeklerde Gördüklerine . O Yüzden Kadınlar Makyaj Yapar ErkekLer İse yalan SöyLer..

Artık bilmiyorum ne kadar doğru?





Haftasonunun başladığı bu güzel cuma akşamında güzel bir şarkı armağan ediyorum size, dinlemeden geçmeyin ama...:)




















Tatil ve Spor!



Birbirinden güzel ve sanki sonu gelmeyecek çeşitte açık büfe yemekler, sabahtan yatana kadar yok çay saatiymiş yok sneak timemış yiyip içmeler hiç kuşkusuz bünyeye yol su ve elektrik olarak geri dönecekti.
Amma tatildeyiz diye yan gelip yatmadık tabiki. Efendim spor salonuymuş, animasyonuymuş geri kalmadık.
Okçuluk ve tüfek atış aktivitelerimizse tam bir hezeyan!
-Nunn!
Rus animatörün her defasında söylediği atış puanımız... Arkasından bozuk bi aksanla Zıfırrr! Utanç verici! :)

Parlatıcı nam_ı diğer Glosslarım :P

8 Temmuz 2010 Perşembe
U

Glosslarım...İçlerinde sittin senelik olanlar var..Heralde en bitmeyenn ürünler dudak ürünleri oluyor..E her renkten, tarzdan temin edilmeye çalışılınca bitirmek rüya gibi...

O yüzden yeni ve marka bir ürün yok :)

Glosslar kışın değil yazın kullanımı daha uygun ürünler bana göre. Bronz tende, ağır bir göz makyajında hafif parıltılı bir gloss hoş ve doğal gösterebiliyor. Tabi tarza göre seksi bile olabiliyor. Tatları da öyle nefis oluyor ki yememek işten bile değil. O yüzden sürdüğüm gloss dudağımda en fazla 1 saat ikamet eder, ama tazeleme huyum yoktur.

Hediye gelen cici gloss kutumu açıp swatchladım sizin için..
Swatch demeye bin şahit ister belki, şahidim olursanız sevinirim :)
Ama bu kadar becerebildimm..Renklerin tonları genelde pembe civarında seyrediyor, tam yazlık, şeker gibi :)

Vintage home office için fikirler...


Son zamanların vintage modası sizi de sardıysa home office’niz için bu fikirleri seveceksiniz.



Kara tahta sahnede!

Hani 80li yıllar ve öncesinde ilkokullarda kara tahtalar vardı. 90′larda siyah önlüklerden mavi önlüklere terfi edince tahtalar da kara tahta olmaktan çıkıp koyu yeşil tahtalara dönmüştü. Sonra zamanla beyaz tahtalara geçtik. Şimdilerde dijital ekranlar kullanılıyor özel okullarda. Ekonomik olarak biraz daha sıkıntılı illerde ise hala okullarda tebeşirli tahtalar kullanılmaya devam ediyor. Buyüzden artık kara tahta kalmadı, tebeşiri nerden bulalım demeyin. İkea’da çocuk bölümünde bile rengarenk tebeşirler var. Kara tahtaya sarı varaklı şık bir çerçeve giydirerek harika bir vintage not panosu elde edebilirsiniz.



Notları ve resimleri askıya alın!
Eğer eskilerden kalma bir tablonun çerçeve camı kırıldıysa ya da tablodaki resimden sıkıldınız ama çerçevesini atmaya kıyamıyorsanız bu fikir aynı zamanda süper bir geri dönüşüm fikri olacak. Bu resimde çerçeveye vintage hava katmak için horoz şeklinde mandallar kullanılmış. Siz de eskitilmiş görünümlü bir çerçeve içine gerilen sıralı iplere resimlerinizi ve not kağıtlarınızı mandalla tutturabilirsiniz. Notları askıya alın, ama işleri değil!


Vintage klasörler

Sonunda o mavi, siyah kaba klasörlerden kurtulduk.Evrakları saklamak için kullandığımız klasörler bu aralar daha da renkli ve eğlenceli. Tarzınız ne ise o tip bir klasör seçmek elinizde. Eğer aradığınız gibi bir şey bulamıyorsanız standart klasörlerin üzerini kendinden yapışkanlı kağıtlarla kaplayıp, onun da üzerine bir kolaj çalışması yapabilirsiniz. Aşağıdaki resimdeki duvar dergiliğindeki klasörler de bu vintage tasarımlardan biri.


Antika ev aksesuarlarından, kalemlikler!

Annanelerimizin oymalı ceviz ayaklı mermer sehpalarının üzerini süsleyen şekerlikler, şimdi çalışma masalarında kalemlik ve ıvır zıvır kutusu olarak kullanılıyor. Sizin için hatırası olan eşyaların bir köşede tozlanmasına izin vermeyin. Onları günlük hayatınıza dahil edin!


Bu ürünleri burada bulabilirsiniz:
http://www.wisteria.com/

Kaynak:prezentasyon.net


TATİL KARELERİ VE YANSIMALAR...

6 Temmuz 2010 Salı


  • Çektim minileri, burda rahat giyemediklerimi yani :) Bacaklar fora! ohh miss..tatilin en sevdiğim yanı işte sereserpesin. Ve orda herkes sereserpe. Dikkat çekmiyorsun, bön bön bakan eden yok, yayıl,açıl, saçıl!
  • Dalga gelince zıplamak yüzmek kadar zevkli..Hele yüzmeyi çok iyi bilmeyen ben için ilk başta ne kadar ürkütücü olsada keyifli, oyalayıcı...
  • Ve prensesimm...
  • Prensesim sarışın bebelerin yanında siyah inci gibi parlıyordu :)
    İlgi çeken onlarca rus bebek değil benim prensesimdi hıhh..!

    Metin Rengi
    • Ama şu güzelliğe bakar mısınız?Yakaladım birisini, çekmeden bırakmadım bu kez..Kardeşim ne yiyip içiyor bu ırk? onlar insansa biz neyiz? Biz de "güzeliz" ama!Onların ki ne böyle???:)

Güneş, Deniz ve Huzur Kokusuyla Döndüm!

5 Temmuz 2010 Pazartesi
Cennet gibi bir yerde rüya gibi bir tatil geçirdim.
Ve döndüm.
Adaptasyon zorluğu çekmekteyim saatlerdir.

Ama alışmak zorundayım öyle değil mi. Bu da her güzel şey gibi bitti. Ve gerçek hayata dönmek mecburiyetindeyiz ne kadar mızmızlansak da..

Otelimizin güzel manzara resimlerinden bir kolaj şimdilik...


Daha fazlasını paylaşacağım, bol bol şipşakladım etrafı. Tabi yüzmekten, güneşlenmekten, dinlenmekten, eğlenmekten, yiyip içmekten vakit bulduğum anlarda.

Fakat buradan daha detaylı inceleyebilirsiniz. Herşey dört dörtlüktü diyebilirim...

Asteria Elita Resort tatile nereye gideceğim diye düşünenlere şiddetle tavsiye edeceğim, tatilin hakkını veren, pişman etmeyecek kadar ince düşünceli, kaliteli bir otel. İlgili personeline, emeği geçen bütün görevlilere teşekkürümüzü de edelim tabiki...:)














Related Posts with Thumbnails