Arabaya sen bin Gondol'a ben..

25 Ağustos 2009 Salı


En son ne zaman çocuk oldunuz?
Ya da şöyle sorsam; En son ne zaman Lunapark'a gidip gondola binip, pamuk şeker yediniz?
Ben geçen pazar bu saydıklarımı yaptım.
Benim için çok değerli olan bir arkadaşımın doğumgünüydü. Doğumgünü kutlamasından sonra hiç hesapta yokken, tamamen spontane gelişerekten arkadaşlarla gece soluğu lunaparkda aldık.

Uzun bir aradan sonra lunaparkta kendimi kaybetmek çok güzeldi.
Nereye gitsem, hangisine binsem?
Çarpışan araba, atlı karınca, ı-ıhh kesmez.. dönme dolap...balerin..çıhh yeterince tehlikeli değil...Gondol..Hımmm...
Evet evet Gondol!

Çığlık atmak istiyorum, sesimin ne kadar yüksek olduğunu ve kimin duyacağını umursamadan.
Aklıma yakın bir zamanda okuduğum bir haber geldi. Almanya'da gondol ters haldeyken sistemin bozulması, ve insanların ters bir halde yaklaşık 45 dakika beklemesi(!)
Ama vazgeçirirmi beni bu haber hazır heveslenmişken, eğlence menzile girmişken, tabiki de hayır!


İnsan düşeceğini zannedip de, her defasında düşecek gibi olup da düşmezse bu yaşadığının adı ne olur? Tarifsiz bir duygu. Korku, heyecan, adrenalin, zevk...ortaya karışık.
Ve inince yolun ayağının altından kayıyor gibi olması, hiç alkol almayıp sarhoş gibi yalpalamak ve ölüme yaklaştım ama ölmedimin haklı gururu :)

Bu duygu adama ne yaptırır?
Bir daha binmem dedirtir ama gene bindirtir.
Siz de uzun bir ara verdiyseniz lunaparkta çocuk olmaya bence en kısa zamanda deneyin derim.

Pişman olmayacaksınız.
Ben çok özlemiştim, sizin de özlediğinize emin olduğum bu duyguyu paylaşmak istedim.
Haydin lunaparka!

【ツ】

Sueno Latino.. (Latin Rüyası)

11 Ağustos 2009 Salı

Uno..dos..tres... başlıyoruz..

Neden arap değil, slav değil de ben "latin olmalıymışım" veya "ben latinimm, doğduğum hastahanede ispanyalı veya arjantinli bir annenin bebeğiyken karışmış olabilirim" diye çılgın saptamalarda bulunuyorum.

İllaki bir dayanağı var, öyle kuru gürültü değil. Zaten en büyük dayanağı, başka açıklama getirmeye gerek olmayan fiziki özelliklerim. Tatil beldelerinde ispanyolca veya italyanca hitaplarla, hola! senora! nidalarıyla karşılanırım genelde. Ben türküm hıh derim, tabii içimden. :) Varsın turist sansınlar.

Saç, göz, ten rengi ve türevi fiziki özellikler haricinde ruhumun da latin olduğuna inanırım. Sıcak insanlar vesselam zatıalim gibi -ki latin ülkeleri güneyde yer alırlar-. Denize kıyıları vardır. Güneşe ve denize aşık birinin cici memleketleri işte :) Hangileridir bu ülkeler?


Güney ve Orta Amerika;

İngiliz sivil toplum kuruluşu "The New Economics Fondation"ın yaptığı araştırmaya göre en mutlu insanlar Latin Amerika'da yaşıyorlarmış. Nasıl mutlu olmasınlar ki; adamlar sıcak ülkede yaşıyorlar ve paso dansediyorlar, karnavalın hası onlarda. Brezilya'nın Rio Karnavalını tvde her izleyişimde danseden bayanların ve izleyenlerin gülmekten ağızlarının yırtılacağını falan sanırdım. Adamlar samimiyetle eğlenip, keyif alıyorlar.

Sonracıma Küba! Devrimin ülkesi. Adamlar mutlu olmasın da ben mi olayım. Fidel öyle bir sistem kurmuş ki karşısında kapitalizmin allahı ve en mutlu ülkeler sıralamasında anca 100. küsur olan ABD çatır çatır çatlıyor. Nüfusun tamamı okuryazar, çocuk ölümleri azlığında ve göz, çocuk, kalp hastalıkları alanında dünyanın en iyi tıp sistemine sahip. Eşit yaşıyorlar, bize ütopya olan sosyalizmi yaşıyorlar. Konu siyasi rotaya girmişken Venezuelayı da es geçmeyelim. Bu kez de başrolde Hugo Chavez var, tam manasıyla lider, hiçbiri bizim Atamızın tırnağı olamaz, ama çalışıyorlar, başarılılar, halkını "mutlu" ediyorlar şu ekmek aslanın ağzında devrinde.

Latin kültürü içinde en önemli kavramlardan biri de şüphesiz ki "dans" ve "müzik"dir. Allahım ne kıvrak, ne ateşli, ne tutkulu, ne buram buram aşk kokan, etkileyici, baştan çıkarıcı bir dans türüdür onlar. Neymiş onlar bilelim?

Tango, Salsa, Rumba, Cha Cha Cha, Rueda Casino, Bolero, Rock'n Roll, Bachata ve Paso Doble

Bittabii kökenleri de ayrıdır. Samba Brezilya kökenlidir mesela, Rumba Küba.Paso Doble tabiki o ünlü boğayla matadorun arenada yakın ilişkisini canlandıran, İspanyol dansı.

Ve asaletiyle ayrı bir yeri olan tango..anavatanı Arjantin... Latince'deki tangere (dokunmak) fiilinden türemiş olma olasılığı büyük olduğu gibi önsevişme anlamı da taşırmış çok eskilerdee..hımm...

Bu dünyaca ünlü dansları öğrenmek için kurslara dünyanın parasını bayan insanlar var. Bunlardan biri de benim diyemiyorum çok sevmeme rağmen. O kadar param yok, olursa da yerinde öğrenmek isterim. Bir İspanyol seyahati yeter ;)

Şarkılarını da mevzu bahis edersek Tiziano Ferro; Perdano, Enrique Iglesias; Bailomoss desem yorum yapmaya gerek kalmayacak heralde. Eros Ramozotti'den güzel ve özel bir şarkı seçtim sizin için.












Ve latin kadınları.. Güzel kelimesinin hakkını veriyorlar, çoğu zaman fazlasıyla :) genlerindenmi kaynaklanıyor, havalarından, suyundan mı alımlı hatunlar. Hemen örneklendirelim.


Jennifer Lopez, Shakira, Thalia, Natalia Oreiro, Penelope Cruz, Eva Mendes.

Hem güzeller, hem de alanlarında başarılılar.Erkeklerden de Marc Anthony, Ricky Martin diye eklemek istiyorum, ayrımcılık olmasın, hoş delikanlılar :) İthal latin futbolcularımıza ne demeli, hem iyi topçular, hem sahada zafer danslarıyla kendi kültürlerini tanıtıyorlar. (Yengeç Dansı, samba vs.. )

Koca küpeler takmayı, uzun fırfırlı etekler giymeyi seviyorum. Uzun saça bayılıyorum. Kırmızıya hayranım. İspanyol çingenesimiydim neydim bir önceki hayatımda :)


İyiki zamanında latin alfabesine geçmişiz. Atamıza sonsuz şükranlarımı sunuyorum. Bizim dilimiz de çok güzel ama örneğin İtalyancanın, her kelimesinin sesli bir harfle bitmesi çok neşeli, çok estetik bişey.

Ciao bella! (merhaba güzel bayan /italyanca)
Come stai ? (nasılsın/italyanca)
Caro mio (sevgili/ italyanca)
Amma uzattım konuyu, ama olayın özeti bu. Bütün dünya ırklarının kardeş olduğu görüşündeyim her daim ama latin sempatim apayrı bişey. Belirtmeden geçemiyorum işte :)
Adios Canlarım ! Aynı zamanda Nos vemos! 【ツ】

Ceci'nin İstanbul'da Tatil Alternatifleri Bunlar Bunlar Bunlarmış...

8 Ağustos 2009 Cumartesi




Tatilini bu yaz benim gibi İstanbul'da geçirecekler adına bir tatil alternatif raporu oluşturmak istedim.




Yaz tatili diyince hepimizin aklına güney sahilleri gelir, Çeşme gelir Bodrum gelir, hiç olmadı Ayvalık, Altınoluk, Erdek gelir. Ama İstanbul dışına çıkma fırsatını yakalamayanlar hiç üzülmesinler, artık İstanbul'da da denize girmenin mümkün ve sağlıklı olduğu ehli kurumlar tarafından test edildi, onaylandı.


1. Semizkum :

Çantanızı sırtlayıp Tekirdağ- Çorlu istikametinde 2 saat süren bir yolculuktan sonra denizi temiz ve çok derin olmayan kumsala kendinizi atabilirsiniz. Silivri MAXI alışveriş merkezini geçtikten sonra Karagöz mevkiinde inip sahile inmeniz yeterli olacak. Ücretsiz halk plajının yanı sıra konaklama için haftalık, günlük karavanlar, çadırlar kiralayabiliyorsunuz. Bildiğiniz yazlık ortamı. Günü birlik de olsa deneyin derim.


Detaylı bilgiyi Tam da Burdan öğrenebilirsiniz.






2. Adalar:

Büyükada, Heybeli, Kınalı, Burgaz. Ada işte havası yeter. O şahane villaları, eski yapıları izlemek, faytonla gezmek, bisiklete binmek, Aya yorgi tepesine çıkmak dahi sizi tatil havasına sokacak, keyif almanızı sağlayacaktır. Adaya indiğiniz zaman sizi motorlarla adanın temiz ve düzenli beachlerine götürüyorlar. Sonra da cupp denizee...



NAKi BEY PLAJI : Büyükada Naki Bey Plaj Tesisleri’nde deniz, güneş ve lezzet keyfi bir arada… Adada günlük yaşamı kabusa çeviren trafik derdi yok, kentin her bir yanından kalkan vapurlarla ulaşım çok kolay. iskeleden yürüyerek 10, faytonla ise sadece 2-3 dakika sürüyor. Ayrıca her hafta periyodik aralıklarla deniz suyu temizliği kontrol ediliyor.





3. Solar Beach:


Solar Beach, 30.000 m2'yi aşan alanıyla Türkiye’nin en büyük özel plaj ve açık hava performans merkezi olma özelliğini taşıyor. Solar Beach, Kilyos’ta gündüzü ve gecesiyle 24 saati dolu dolu yaşayan bir ‘vaha’… Geniş altyapı olanakları, otopark alanları, özel plajı, catering alternatifleri, konser ve performans sahneleri, sınırsiz spor alternatifleri, tüm yaz sezonuna yayılan gündüz ve gece aktiviteleri ile Solar Beach, istanbul için yaz aylarının vazgeçilmezi. Konukların hizmetine sunulmuş olan 1 kilometrelik özel plajın haricinde yararlanabilecekleriniz: Axess Lounge (400 kişiye kadar yemek servisi imkanı), Beach Bar, Solar Bar (40 metrelik ana bar), BBQ Corner, performanslarda kullanılan 6 . modüler .bar, performanslarda kullanılan 4 ek yiyecek servis noktası, çocuklu ailelere yönelik Kids Club, 3 bin kişilik şezlong ve minder, 9 adet güneşlenme terası, 1.500 araçlık özel otopark, 3 ayrı bölümde 60 adet WC, 40 adet duş ve soyunma kabinleri. Hafta içi giriş 15 YTL; hafta sonu ise 25 YTL. Adres: Turban Yolu Cad. No: 4 Kilyos.


Yağmur Yağmur Yağmur...

7 Ağustos 2009 Cuma
Bu sabah yağmur var İstanbul'da
Gözlerim dolu dolu oluyor bilinmezliğe...


Bu sabah yağmurla uyandım, "hoppala şimdi ne giyeceğim ben" diye sitem edesim gelirken hoşuma gitti. İşe geldim. Ve hala yağmur yağıyor. Yazın ortasında, Ağustos sabahında yağmurla yola çıkmak güzel. Sonrasında ise insanın içine işleyen o bildiğimiz toprak kokusu. (Bu kokunun kesinlikle parfümü yapılmalı =) Sizin de burnunuza gelir gibi oldu dimi...Ohh miss :)


Bu serinliğe ihtiyacımız vardı. Ve bu temizliğe.
Aynı kızgın, yakıp, yıkan, kirli bir insan ruhunun arınmaya, soğumaya ihtiyacı olduğu gibi ..
Kötülüğe, pisliğe dair ne varsa silinir umarım..

Bir başka şarkıyla kapanışı yapmak istiyorum;

yağmur yağmurr yağmuuurrr
geri verecek buharlaşan sevgimizi
yağmur yağmurr yağmuuurrr
sessizce silecek kibirimizi
.......
【ツ】

CECİ BU ŞARKIYI NASIL DA SEVERMİŞ...PRETTY WOMAN...

6 Ağustos 2009 Perşembe
İşte benim için özel şarkılardan biri... tam anlamıyla dişi bi şarkı (ne demeksee, ama siz anladınız beni ). Sözlerini ve çevirisini de paylaşmak istedim. Aşağıda gördüğünüz resimde Julyacıımla Riçırdcımın başrollerini oynadığı filminin afişidir.





pretty woman, walking down the street
güzel kadın, caddeden aşağı yürüyen
pretty woman, the kind i like to meet
güzel kadın, tanıştığımıza sevindim
pretty woman
güzel kadın
i dont believe you, youre not the truth
sana inanmıyorum, sen gerçek değilsin
no one could look as good as you
kimse senin gibi iyisini görmedi

pretty woman, wont you pardon me
güzel kadın, beni istemeyeceksin, pardon
pretty woman, i couldnt help but see
güzel kadın, yardım isteyemedim ama görüyorum
pretty woman
güzel kadın
that you look lovely as can be
böyle sevimli görünüyor olabilirsin
are you lonely just like me
tıpkı benim gibi yalnız mısın

pretty woman, stop awhile
güzel kadın, biraz dur
pretty woman, talk awhile
güzelkadın, biraz konuş
pretty woman, give your smile to me
güzel kadın, gülüşünü bana ver
pretty woman, yea yea yea
güzel kadın, ye ye ye
pretty woman, look my way
güzel kadın, benim tarafıma bak
pretty woman, say youll stay with me (held)
güzel kadın, benimle kalacağını söyle
cause i need you, ill treat you right
çünkü sana ihtiyacım var, seni düşüneceğim gerçekten
come with me baby, be mine tonight (held)
benimle gel bebeğim, bu gece benim ol

pretty woman, dont walk on by
güzel kadın, yakınlarda yürüme
pretty woman, dont make me cry
güzel kadın, beni ağlatma
pretty woman
güzel kadın
dont walk away, hey ok
uzaklaşma, hey tamam
if thats the way it must be, ok
eğer bu böyle olmalıysa tamam
i guess ill go on home, its late
tahmin ediyorum ki eve gideceğim, geç oldu
therell be tomorrow night, but wait
yarın gece orada olacağım, ama bekle
what do i see
bu gördüğüm ne
is she walking back to me
o bana mı dönüyor
yea, shes walking back to me
evet, o bana dönüyor
ah ah güzel kadın
【ツ】

Kırmızı olsun 5 Kuruş Fazla Olsun...


Dünyada vazgeçemeyeceğim bir renk olsaydı bu "kırmızı" olurdu.
Sevdalıyım bu renge işte (ha bide siyah ve beyaz denen iki asil renk varki onu ayrı bir başlık altında da seve seve irdelemeye hazırım :) )
Sanmayın sürekli baştan aşağı kırmızı giyinip, kırmızı makyajlar yapıp, kıpkırmızı bir evde yaşıyorum.Gardrobumda gökkuşağının bütün renkleri mevcuttur :)Tek renge takılı kalmanın monotonluk -ki tipik bir yay burcu olarak hayatta gelemem- ve diğer renklere haksızlık olduğunu düşünüyorum -ki adaletçi ve eşitlikçi bir ideoloji var serde.

Demek istediğim elbiselerimin, yazılarımın renginden çok ruhumun rengi kırmızı.
Aşkın, tutkunun rengi o herkes tarafından onaylanmış bir hadise de çok dominant, oldukça anaç, sanki varoluşun rengi diye eklemeler yapmak istiyorum ben. Ee kanımız bile kırmızı akarken bu renkten kurtuluş mümkün mü?
Milliyetçi bir renk, bayrağımızın o manidar rengi.
Ve yenilikçi bir renk, devrimin, isyanın rengi..
-Ki ben insana dair herşeyi sevdiğim gibi siyaseti de seviyorum-
Tatlı bir renk, elma şekeri gibi.
Dudağa çok yakışır, saça da...seksi bir renk işte.
Ve güneşi o renkte görmenin dayanılmaz zevki.
İnsanı uyaran bir renk, durduran bir renk, realist bir renk.
Şarabın, ateşin rengi.
Kırmızı
Çok latin bir renk.
Esmere de cuk oturur.
Benim rengim.
Şiirin, şarkının, romantizmle yapılan tüm sanatların...
Ve romanların :)
Kırmızı Başlıklı Kız masalının rengi.
Çok başrol, çok iddaa bi renk.
Ve üstüne her zaman 5kuruş fazla ödenmeye değer bir renk.
Demem o dur ki Sevgiyi ve aşkı anlatan bir rengi sevmemek olurmu, karşılıklı sevişiyoruz biz bu renkle! 【ツ】

AÇILIŞ...


Kendi masalımı hem yazıp hem oynuyorum...
Bir varmış bir yokmuş. Evvel zaman içinde kalbur saman içinde yazı yaz, kışı kış çok güzel bir ülkede Cecilia adında bir kız yaşarmış. Bu kızcağızımız insanlara yardım etmekten, kendini ve onları mutlu etmekten kocaman bir keyif alırmış. Her masalda olduğu gibi yaşadığı diyarda da iyi kalpli perilerin yanı sıra acımasız, kötü cadılar varmış.
Ama cecilia onlara rağmen kendini yaşamaya adamış.
Ve bu yolda Az gitmiş uz gitmiş dere tepe düz gitmiş…
Sonra ne mi olmuş?
İşte neler olduğunu anlatacağım size…

Gökten 3 elma düşüp de onları paylaşmadan önce.
Benim masalıma hoşgeldinizz...【ツ】

Related Posts with Thumbnails